Bizim çağın yamyamlığı

featured
service
Yamyamlık Zooloji yani hayvanbiliminde türlerden birinin kendi türünden canlıyı yemesi bağlamında kullanılırken asıl olarak insan eti yiyen insanlara verilen isimdir. Yamyamlık genellikle eski çağlara atıfla değerlendirilse de modern çağda da kıtlık sonucu açlıkla karşı karşıya kalmış insanlar tarafından zoraki de olsa uygulanmıştır. Ayrıca savaş ve afet gibi yiyeceğe ulaşılamayan dönemlerde denenmiştir. İnsanlık birçok aksayan yanı gibi bunu da büyük ölçüde aşmıştır.Geçmiş dönemlere ait açlık ve yoksunluğun temel kaynağı fiziksel ve beslenme ile alakalıdır. Besin kaynaklarının bazı durumlarda tersi olsa bile (müsriflik ve sosyal adaletsizlik kaynaklı) tüm dünya nüfusuna yettiği günümüzde açlığın daha çok soyut ve manevi bir alana kaydığını düşünmekteyim.Yani artık insanlar büyük oranda yemeğe ulaşabiliyor ama sevgiye açlar. Ete olmasa bile karbonhidrata ulaşabiliyor fakat iyi niyete ulaşmaları mümkün olmuyor. Bu çağın açlığı ve yoksunluğu daha çok parayla alınamayacak şeyler üzerinden meydana geliyor. İşte asıl sıkıntı tam da bu noktadan sonra ortaya çıkıyor.İhtiyaç piramidinde parayla temin edebileceği şeylere ulaşan insanoğlu, ulaşamadıklarını elde etmek için ya da elde edemiyorsa bile kendisini tatmin etmek için çeşitli yollara tevessül ediyor. İnsan kedi gibi masum da değil; ulaşamadığına murdar deyip geçmiyor. Kendisine ait olmayan, elde edemediği bütün güzellikleri yerle yeksan etmek için var gücüyle çabalıyor.Nasıl olur da emeği, kolektifliği ve kültürüyle sayısız güzelliği var eden insan aynı zamanda bütün bu güzelliklerin tek ve amansız düşmanı olabilir. Doğanın dengesi olduğunu düşünenlerin yanıldığı nokta, insanoğlu tam da doğanın kendi serüvenine müdahale edebildiği için ve edebildiği ölçüde bu birikimi yaratabilmiştir. Doğaya hükmetmek ve onun işleyişini kendi lehine kurmak ‘doğallığı bozması pahasına’ insanoğlunun en büyük meziyetidir.Geçmişte ve istisnai örneklerde günümüzde ortaya çıkan yamyamlık bugün açlığın ve yoksunluğun devam ettiği alanlarda devam ediyor. Çağımızın yamyamlığı ruh yamyamlığıdır. Gerçeği eğip büken ve onun kanını emen vampirliğe koşuttur. Değişmesini istediği şeyleri eline geçirdiğinde sonuna kadar ondan istifade eden, üzerinde ‘haka dansı’ yapan ve tüm insancıl yanlarını gömene kadar tepinen bir koreografi adeta. Bu ekip sağcılardan mı mütevellit sanıyorsunuz, yanıldınız. Kimler yok ki arasında insanın ruhunu emip tüm güzellikleri birer çöp poşeti gibi kapı önüne koyanların arasında. Anlı şanlı Atatürkçülerimiz orada, alnı secdeden ayrılmayan mütedeyyinlerimiz, vatan sevme işini kimselere bırakmayan milliyetçilerimiz, sözüm ona emekçi hakkı için can atan solcularımız, demokrasiden başka bir kelam bilmeyen büyük demokratlarımız, muhafazakarlarımız, liberallerimiz, anarşistlerimiz, sosyalistlerimiz. Velhasıl kelam, ölü ruhlardan oluşmuş o dağın müsebbibi tüm yelpazeyi içerek şekilde bizim içtimai hayatımızın tüm kesimleridir.Yirminci yüzyılın düşün hayatının önemli bir kısmı, köhnemiş bir sistem olan kapitalizmin çürüttüğü manevi havanın kesif kokusunu içimize çekerek geçti. Yıkılan duvarlar sanırsınız ki kırlara açıldı. Hayır itinayla inşa edilen ve ruh emilen dehlizlere sürgün edildi insanlık. Bir nevi gaz odasıyla sınandı insan ruhunun akciğerleri.Bu ruh sülüklerinden kurtulup, bizim çağın yamyamlarına başkaca ve sağlıklı ‘besinler’ bulmamız ve bu gaddar alışkanlığı ortadan kaldırmamız imkansız mı derseniz yanıt hazırdır: umut insanda!
Bizim çağın yamyamlığı