6’lı masanın toplumsal zaferi

featured
service

1980 darbesinin mahpushanelere dair stratejilerinden biri karıştır-barıştır uygulamasıydı. Bu uygulama karşıt siyasi görüşlerden insanların aynı koğuşlara yerleştirilerek aynı baskı ve muameleye maruz bırakılmalarının ardından kurdukları duygudaşlığın sonucu olarak birbirlerine yakınlaşmalarını içeriyordu. Bu uygulamanın; bir askeri darbe pratiğinin olumlu sonuçları olması hususuna girmeden, kulağa çok hoş gelen bir sonucu var: Barışmak. Elbette nihayetinde kelimenin ilk anlamıyla bir barış olmadığı kesin ama okuduğumuz anılar ve dinlediklerimiz bize insanların birbirlerini anlamak açısından büyük olanaklar sunduğunu gösteriyor. Sayısız örnekte, hapiste birbirine yarenlik etmiş karşıt siyasi görüşlü insanın yaşanmışlıklarına tanık oldum.

Yukarıda bulunan örneğin; bir toplum mühendisliği çalışması olduğu, mecburi koşullarda zaruri empati süreci olduğu ya da geçici bir durum olduğu söylenebilir. Ayrıca bu durumu doğru bulmayanlarda olabilir.

Toplumun geniş kesimlerinin birbirini anlayabilmeleri, birbirlerinin sorunlarına büyük bir samimiyetle eğilmeleri ve mümkünse çözüm bulmalarından rahatsız olmak bu memleketin hayrına değildir. Çünkü çözüm için tokalaşmayan eller kavga için sıkılan yumruklara dönüşüyor. Bu durumu görerek bu yönde çaba harcamamak ise ancak kavgadan ve kutuplaşmadan rant elde edenlerin beklentisidir.

6’lı masanın ya da müstakbel bileşenleriyle Millet İttifakının en önemli özelliği ve faydası, siyasi olarak ayrıştırılmış ve birbirlerine karşı kamplaştırılmış toplumsal kesimlerin birbirlerinin sorunlarına kulak kabartmalarını sağlamasıdır. Adlı adınca konuşalım, Türkiye’de iktidar olmayı planlayan partilerin toplumun hatırı sayılır bir kesimi olan Alevilerin sorunlarının hamiliğini ya da sözcülüğünü bir partiye bırakması ne kadar doğrudur? Ya da demografik olarak yoğunluğu ortada olan Kürtlerin sorunları nasıl olur da sanki bir tek parti ile ilgiliymiş gibi görülebilir? Aynı şekilde mütedeyyin kesimlerin temsilciliği tek bir partiye nasıl bırakılır? Elbette bu bahsettiğimiz kimlikler doğrudan bir dünya görüşünün şemsiyesi altında anlamlanmıyor ama ülke gerçekliği içerisinde yoğunlaştığı partileri hepimiz biliyoruz. Bir örnekle beslemek gerekirse; iktidar partisinin Kürt Açılımı sürecini sadece bir çözüm arayışı olarak değil aynı zamanda Kürtlerden en fazla oy alan partinin kendi tabanının önemli bir kısmına verdiği bir mesaj olarak da değerlendirilmek gerekir. Oy aldıkça ya da temas ettikçe partiler sorunlarla daha yakıcı şekilde yüzleşiyorlar. Çözümün başlangıcı tam da sorunun kendisiyle sarsıcı biçimde yüzleşmektir.

6’lı masanın görüntüsü bile, toplumsal yaşamda bugüne kadar birbirine burun kıvıran kimi kesimlerin ‘acaba’ diyerek düşünmelerine yol açtı. Üzerine bu siyasi ‘gani gönüllülüğün’ süreklileştirilmesi ise insanlarda kalıcı tutum değişikliklerine yol açmaya başladı.

Egemen güçler tarafından periferiye itilen ya da çevredeki yerleri perçinlenenler yankı odalarından kurtularak birbirlerinin seslerini, acılarını, sorunlarını daha ne duymaya başlıyorlar. Farklı kesimlerin karşılıklı hüsnü kabul göstermeleri toplumsal barışımızın tesisi için iktidar olmaktan çok daha önemlidir. İşte bu yüzden uzakların yakın olmasından beis duyanlara öncelikle bu masanın dağılmaması sağlanarak cevap verilmelidir. 6’lı masanın psikolojik üstünlüğü ele almasının temel sebebi asla olmaz denilen bu, uzakları yakın etme becerisidir.

Gözden uzak olmayan gönülden de ırak değildir. Zafer buradadır.

6’lı masanın toplumsal zaferi