Meşgale ve iş, insanın işe yaradığının toplumsal tescili olduğu sebebiyle önemini koruyor. İşin var ise, ekonomik değer alışverişinde güvenilir, sosyal ilişkilerde de kendine güveni olan kişilikte algılanıyorsun. Bir de bunlara bağlı diğer etkileyenler ekseninde, büyük ölçekli karar alma odaklarında (devlet, hükümet, parti, STK vb) dikkate alınanlar arasında oluyorsun.
Bu durum böyle devam ediyor gibi, ancak bireysel oylumunda geçimi ve geleceği ile ilgilenmekten başka şeye mecali kalmayanların gözünden kaçsa da, küresel boyutta etkisini süratle artıran, insanı ve insanlığı, bedeni ve bilgisi dahil, kurduğu düzenleri de değiştirecek gelişmeler yaşanmakta.
Genelde, dünyadaki “bloklar” arasında yaşanan, yerelde de ideolojik, inançsal ve etnik didişme olarak niteleyebileceğimiz, bireyi ve toplumu, bilinç işlerliği ve işe yararlığı bakımından diri tutan birçok değeri/birikimi, dili ve kurumları aradan çıkaracak bu gelişmelerin başında yazılım, bilişim teknolojisi, büyük oranda buna bağlı olan biyoteknoloji gelmektedir.
Konunun ayrıntılarına girmeyeceğim, fakat şunu belirtmek isterim; kendinin dışındaki dünyanın iklim bilgileri, madde bilgileri, döngü bilgileri ve onlar arasındaki işleyişin bilgilerine vakıf olan insan, herbir şeyi kendi yararına yönetebilmek becerisine az çok erişmişti, ne yazık ki bu dediğim gelişmelerin meydana getireceği bilgi ve etkileşimi yönetececek halde değil gibime geliyor.
Zihin denileni, duyguların kök bilgileri, beyin ile organların söze gelmez mükemmellikteki uyumunu manipüle edebilecek imkanlara ulaşan insanın/yapay zekanın insan ve ruhu üzerinde ne tür etkisinin olacağını da yaşamadan anlamasının imkanı yok diye düşünüyorum.
Ürettiği ve hakim olduğu her türlü aracı gereci kullanarak, kaş yapalım derken göz çıkaran, yani, insanın sağlıklı, dengeli ve güvenli yaşaması için sınırsız öneme sahip olan dünyanın “ekolojik” dengesini bozan akıl, şimdi de, daha karmaşık işleyişle yol alan biyoteknoloji ve bilişim teknolojisinden kaynaklı gelişmeler ile yüz yüze geliyor. Bu durumda, iç dünyasının şifrelerini çözmüş, kendini dilediği gibi var etme imkanına sahip olmuş insan, zihinsel işleyişinin mükemmelliğini bozup her şeyin mahvına da sebep olabilir.
İstemem tabi de, insanın herhangi bir sebeple, işlevsiz ve işsiz olmasının doğuracağı sonuçlardan en önemlisi, onu dünyadaki olup bitenlere müdahil olma gücü ve asıl önemlisi arzusundan mahrum edeceğidir. Bunun Türkçesi, umutsuzluk ve köleliğe razılıktır. Dolayısıyla da, kendisine tahsis edilen, kendini ve ruhunu ilgilendirmeyen statü, meşgale ve rollere razı, sadece (korkarım ki) hibrit beslenim ihsanına fit, hayatın ana tadının uzağındalığa eyvallah der olacaktır. Bunu dünya ölçeğinde ve kitlesel olarak kabul edenlerin hayatında, elbette ki, ekonomik bunalım, bilgi kirliliği, umut tacirliği, soygun, salgın hastalık, savaşlar, doğal afetler, etnik ayrımcılık gibi şeyler ya gevezelik oylumunca laf olsun türünden ya da hiç olmayacaktır.
Bundan sonraki yazılarımda başka boyutlarıyla da ele almayı düşündüğüm bu konunun, bilişim, biyoteknoloji ve insanın iç işleyişi ile ilgili mühendislik sonuçlarını geleceğin insanı için yakışır etmek, her aşamada umutlu olmak gerektiğine inananlardanım. Bunun için, hayati önemde olduğunu düşündüğüm bir gerekçem var, o da şu; insan herbir oluşun tam gerçeği ile uygun anda karşılaşmalı ki ona göre hayatına katabilsin o gerçekleri ve etkisini, aksi halde insan dediğimiz bütünlük, zihnine musallat olan gerçekliği değerlendirip anlayabilmekte yetersiz kalıyor, bunda ötürü de korkuyor, felaket kurgusu yapıyor. Sonuçta, bunların kaosusunda, hayata müdahil olmakmış gibi algıladığı, kendini vakur ve anlamlı hissettiren beyhude ve umutsuzluk yaratan çabalarla vaktini harcıyor.
Olabilir, şu söylediklerimiz içinde, biyoteknoloji, teknolojik imkan gibi kelimeler veya içinde geçtikleri konular kimilerimize soyut, hatta son derece çok uzak mesafede durabilir, ancak yakın zamanda anlamsızlık, işsizlik, kölelik ve ruh çürümesi gibi kabulü zor gerçekler olarak karşımıza çakabilir.
Reklamlı etkileyenlerle insanın haline çare gibi sunulan komünizmden faşizme, liberalizmden altta kalanın canı çıksıncılığa kadar bir çok yol ve yöntemleri deneyen insan, ruhunu geçip gitmekle yaptığı hatadan dönüp, ona göre yöntemler geliştirmelidir.
Yoksa, yeni imkanlarla yarattığı medeniyetin kölesi olmak bahtsızlığından kurtulma şansına eremeyeceklerdir.
Umut, her şeyden daha çok olanıdır onun.
GÜNDEM
5 gün önceSAĞLIK
5 gün önceGÜNDEM
5 gün önceGÜNDEM
6 gün önceYAŞAM
7 gün önceYAŞAM
7 gün önceEKONOMİ
11 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.