Nabız bir bedenin canlılığı açısından en önemli veridir. Eğer nabız varsa beden yaşıyor ve yaşama ihtimali var demektir. Çıkmamış candan ümit kesilmez sözü esasen bu bakış açısıyla ortaya çıkar. Ayrıca nabız zayıfladığı gibi bazen de çok hızlanır. Yükselen nabız o bedenin içerisindeki hareketlilik ve metabolizma hakkında da fikir verir. Kalp atışının hızına oranla ortaya çıkan nabzın sürekli ve çok yüksek hızda olması bir süre sonra bazı yan etkiler gösterir. Bunlardan en önemlileri kalp krizi ve felç gibi istenmeyen rahatsızlıklardır.
Sağlık bülteni tadındaki girizgahımızdan sonra sözü asıl konuya getirmenin vakti gelmiştir. Ülkemizde uzun süredir siyasetin nabzı normal seyrin çok üzerinde seyrediyor. Bu yüzden ülkemiz maalesef zaten yüksek tansiyona yakalanmış durumda. Fakat bu nabzın daha da yükselmesi kimi krizlerin ya da istenmeyen başkaca sonuçların doğmasına sebebiyet verebilir. Bu nedenle uzun süredir olası damar tıkanıklıklarının önüne geçebilmek adına memleketin bazı sosyal konularında operasyonel hamleler yapmak gereği doğuyor. Esasen en büyük potansiyel sıkıntılarımızdan biri olan sosyal barış ve sosyal adaletin sağlanması için muhalefetin, iktidardan çok daha büyük gayretler içerisinde olduğunu gözlemlemekteyiz.
Muhalefet; toplumun birbirine çok uzak olduğunu varsaydığımız kesimlerini bir araya getirip, ilerde tıkanma ya da pıhtı atma (attırılma) gibi sorunlarla karşılaşma potansiyeli taşıyan alanları olası risklerden koruma ödevini yerine getirmektedir. İktidarda olmadan böylesi bir misyonu üstlenmek üstelik iktidarın bütün bozucu hamlelerine karşı bu konuda ısrarcı olabilmek bir siyasi cenah için kolay iş değildir. Takdir edilesidir.
Nabzın yükselmesi elbette siyaseten birilerinin isteğidir. Bu örnekte iktidar partisi uzun yıllardır çeşitli ayrışma başlıklarında toplumun kamplara bölünmesinden istifade etmiştir. Referandum ısrarı toplumun herhangi bir başlıkta bölünmesinden lehine çıkan sonuçları derleme yeteneğinin bir sonucudur.
Nabzın çok az örnekte doğalında gerildiği ama genellikle suni şekilde birileri tarafından yükseltildiği ülkemizin siyaset arenası, aklı selimin ve mutedil bir havanın hakimiyetinin özlemini çekmektedir.
Özlem duyduğumuz sağlıklı günler için uzun süredir yapılan egzersizlerin faydasını göreceğimizi umuyoruz. Ülkemizi bir canlı nedenine benzettiğimiz bu fikir sunumunda elbette bazı virüslerin yan etkilerine maruz kalma ihtimali de vardır.
Bağışıklığı güçlü kılabilmek için kişisel ihtiraslardan, grup çıkarlarının cezbesinden ve küçük menfaatlerinden çekiminden sıyrılmamız gerekmektedir. Son dönemde karşımıza çıkan ve en fazla aksayan durum bu virüsün bazı anlarda bir histeri nöbeti yaşatmasıdır. Toplumun büyük bölümünün umut bağladığı bu sağlıklı atmosferin devamlılığını durduran kim olursa olsun kriz vesilesi olarak hasta kayıt dosyasına adını yazdıracaktır. Kanuni’nin çok sevdiğim şiirinin en önemli kısmı ise; olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi diyor. Buna kulak asınız.