Muratın Muradı

featured
service
Sol böğründe bir hissiyat, kulağında bir ses ile uyandı Murat. Çapaklı gözlerini hafifçe araladı, dedesini gördü. Bu kez de dalından silkeleyerek Murat’ı uyandırmaya çalışıyordu. “Hadi olum gak da gidelim, giç galdık.” “Dede ya! uykum var” derken, dedesinin “Hadi moturu sen sürecen bak” sözüne kanıverdi. Bir hışımla kalktı döşekten. Her zamanki gibi göynekle yatmıştı. Yataktan doğruldu hemen pantulunu giydi ama işliğini bir türlü bulamıyordu. Anasına seslendi “Anaaaa! Benim işlik nerde gı.” “Öllüünköründe, neriye attıysan ordadır” cevabıyla kendine gelerek etrafta arandı, somyanın altındaki gasnağın içinde buldu.Ibrıktaki buz gibi suyla elini yüzünü yıkayıp, askıdaki pişkirle kurulandıktan sonra, anasının yanına vardı. Anası sofrayı hazırlamış, hamur kardığı teknenin başında isiranla hamur kazıyordu. Bir eli irezede, diğeri sövede, dinelerek anasını izlerken, ensesinde bir şaplak sesiyle irkildi. Babası, “Sen bu saatte galkmazdın, nooldu? Deden gine baaçıya mı götürecek seni” diye söylenerek sofraya oturdu.Sobada yeni kızarmış ve siniye dizilmiş köy somunu dilimlerinden bir tane aldı, üzerine tereyağı sürdü. Bir ekmeğinden ısırarak, bir tasa daldırdığı kaşığındaki çorbayı yudumlayarak karnını doyurdu. Kenarda duran elbezine aldırış etmeden bir sağ koluna bir sol koluna ağzını güzelce sildi. Dışarı seğirtti, tam soğukkuyularını giyecekken anası seslendi, “Süveterini giy, gocuğunu da al oğlum, hava serin, örüsger de çok, belki yaamır da yaabilir.”Dedesi, sergende duran bıçağını alırken, “Murat, ambarevinden tırpanı, örsü, çekici, gayraa, dirgeni, anazıtı al da garasora go, çenteyi de getir, anan yavan yaşşık bişiler guysun, acıkınca yiriz” diye seslendi.Bahçeye doğru yola koyulduklarında köyün sığırları otlamaya yeni çıkıyor, davarlar ise örümden dönüyordu. Yol kenarındaki tezeklerle uğraşan Hasan ve babasını gördü. Hasan Murat’a el sallayarak seslendi “Murat, aaşam irken gelirsen törnet binelim ya da tökecen oynayalım.”Bahçede dedesi, “Murat böönkü cılgalara dokunma, dünden galanlar gurumuştur” diyerek işe koyuldu. Murat dirgenle cılgadaki otları toplayıp deste yapıyordu. Biraz da öyle kuruyacak, kurumuş desteleri ise anazıtla römorka yükleyeceklerdi.Yoruldukları vakit ağaç gölgesinde dinleniyorlar, çoturada duran suyu bakır tasa döküp içiyorlardı. Kuşluk vakti acıktıkları için biraz da yemek yediler. Dedesi; “Eskiden orakla biçerdik, tırpan işimizi çok golaylaştırdı. Sen bilmezsin, biz ekinleri tırpanla biçer, ayaklarımıza baaladığımız tönge ile toplardık. Gaanıyla harmana getirir, düvenle sürer, örüsgerde savururduk. Eben (Babannen) de çineerle, galburla eler, gavuzunu ayırırdı. Haklaayla ölçer, tilizlere guyar, ambarlarda saklardık. Ne zor günlerdi. Şimdi makineler çıktı, on adamın bir günde yaptığı işi bi saatte yapıyo. Ama bet bereket kalmadı evlat. Bak bu sene bıldırki yaaşın yarısı bile yok” diye maziye daldı.Eve döndüklerinde akşama daha çok vardı. Annesi tandır evinde bazlama yapıyordu. Nohut ve ekinden kavurga da yapmıştı. Sağ cebine biraz kavurga, sol cebine de biraz zerdeli kurusu doldurdu. Bazlamanın yarısını kopardı. Anası, “Yavan yime oğlum.” diyerek üzerine biraz yoğurt sürdü, onun üzerine de biraz şeker koydu. Hemen gırana çıktı, arkadaşlarıyla buluştu. Ahmet ile Hasan birbirlerinin yüzüne dahi bakmadan oturuyorlardı.Murat: “Nooldu la size böyle kös kös oturuyonuz” Ahmet: “Onu Hasan’a sor, her zamanki gibi oyunda cınıdı”. Hasan: “Asıl cınık sensin. Böörüme sumsuk atan sen deyil miydin?” Ahmet: “Sen de bana deptin” Murat: “Amma zınardınız ha, arkadaş didiğin dövüşür de barışır da. Hadi barışın! Bak anam taze bazlama virdi, üstünde yovurtla şeker de var. Hem daha bitmedi bir cebimde kavurga, öbüründe de zerdeli gurusu var.”Diğer arkadaşları da onlara katıldılar. Saklambaç, tökecen, çelik çomak, dombik, tarak, arakestim gibi bir sürü oyun oynadılar. Murat hava kararmadan eve gitti. Hep birlikte yemek yediler. Bugün çok yorulmuşlardı. Her gün yaptıkları sokağa gitme işini ertelediler. Komşulardan da sokağa gelen olmamıştı. Erkenden yattılar. Murat, gündüz dedesinin anlattıklarını hatırlayarak, anasının, babasının dedesinin, babaannesinin yaptığı tüm işleri yapabilen aletler icat eden bir mucit olma hayaliyle derin bir uykuya daldı…
Muratın Muradı