Medeniyet ve darbe

featured
service

Türkiye’de “dış güç” kavramı yeni değil…

Ülkemizi bölmek isteyenler, ülkenin ilerlemesini istemeyenler, Kuvay-i Milliye ruhunu yok etmek isteyenler bugüne kadar varlığını sürdürmeyi başardı.

Ülkeyi, cemaatlere, hurafelere, dini kullanarak halkı aldatanlara teslim etmek istemeyenler ise “vatan haini”, “din düşmanı” olarak adlandırıldı.

Kumpaslar kuruldu, türlü oyunlar oynandı, “vatan hainliği”ni onuruna gururuna yediremeyen askerimiz, kaymakamımız, bu ülkenin gururlu insanları yaşamlarına son verdi. Ailelerinin hayatları zindan oldu.

Ve nihayet, en sonunda, kanlı bir terör kalkışması, darbe girişimi sonrasında, “ülkeyi karanlığa teslim etmeyiz” diyenlerin, bugüne kadar cemaat örgütlenmeleri karşısında duranların haklılığı ortaya çıktı. Ancak acısı büyük oldu, yüzlerce şehit verdik, tüm devlet kurumları yeniden yapılanma arayışına girdi.

“Demokrasi” talepleri daha düne kadar belirli bir kesim tarafından dile getirilirken, “demokrasi nöbeti” tutan bir ülke haline geldik.

Bazı şeyleri anladık, ama maalesef geç anladık.

Cemaat gazetesi almayan esnaf neredeyse yok gibiydi. Sanki “işin gücün rast gitmesi” için bu gerekliydi. Ve belki de büyük bir toplam “biz de sizinleyiz, yanınızdayız” mesajı veriyordu. Gücün nerede olduğu bugün değil, geçmişten beri açıkça zaten ortadaydı.

Bugün darbe girişiminin başarısız olmasında “Atatürkçü” subayların etkili rol oynadığı belirtiliyor.

Bazı balyoz, ergenekon sanıkları yeniden göreve dönüyor. İade-i itibardan bahsediliyor.

Ve halk; tüm kesimleriyle, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi… sağcısı, solcusu… bu kanlı darbe girişimine hep birlikte göğüs geriyor.

İşte siyasilerin bu noktaya dikkat çekmesi gerekiyor. Benzer şeylerin ilerde yaşanmaması için kurumlarda siyasi izlerin tamamen silinmesi gerekiyor.

Devletin tüm kurumlarına, vazifesini koşulsuz, şartsız, kanun çerçevesinde, herkese eşit şekilde yaklaşabilecek, alnının teriyle hak etmiş kişilerin getirilmesi gerekiyor.

Devlet içinde devlet yapılanmasının olmadığı bir ülke daha güvenli ve daha huzurlu olacaktır.

Bu darbe girişiminden çıkarılacak dersleri iyi anladığımız takdirde, en başta söylediğimiz tehditler tehdit olmaktan çıkacaktır.

Dış güçlerin, her ne olursa olsun cemaat yapılanmalarının, Ortadoğudaki kanlı tuzakların sonu bugün alacağımız kararlar sonrasında şekillenecek.

“Ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikatı medeniyedir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir.”
Mustafa Kemal Atatürk

Medeniyet ve darbe