Gençlik

featured
service

Yeni nesil” diye başlayan ve sonu çoğunlukla olumsuz devam eden cümleleri sıkça kullanır ya da etrafımızdan duyarız. Yıllar önce 18 yaşlarında bir genç kardeşimiz ile otobüste sohbet ederken, bu genç kardeşimizin “abi yeni nesil yaramaz, bizim zamanımızda böyle değildi” sözünü duyduğumda büyük bir şaşkınlık yaşamıştım. Bu olaydan sonra bu yeni nesil kimlerden oluşuyor diye epey düşündüm. Aslında toplumda gelecek adına genel bir karamsarlık, içinde yaşadığı zaman açısından bir mutsuzluk ve geçmişe yönelik bir özlem hali mevcut. Bu ruh halinin doğal sonucu olarak bizler, yaşadığımız zamandaki sorunların kaynağı olarak kendimizden sonraki nesli görmekteyiz. Yani dedeme göre babam, babama göre ben, bana göre çocuklarım bugünkü sorunların kaynağı olan yeni nesil. Sorunların çözüme kavuşmamasının nedeni de aslında bu bakış açısında gizlidir. Oysaki herkes sorunlar içindeki kendi payını görebilse, çözüme gitmek daha kolay olacaktır.

Atalarımızın güzel bir sözü vardır: Oğlan babadan görür at oynatmasını, kız anadan görür sofra donatmasını.” O halde, eleştirdiğimiz nesil, bizi görerek yetişen bir nesildir. Bu durum, “sorun onlarda değil bizdeymiş” bakış açısıyla zamana bakmamızı gerekli kılmaktadır. At oynatamayan, sofra donatamayan yeni neslimizi eleştireceğimize, at oynatmayı, sofra donatmayı öğretemeyen kendi nefsimizi eleştirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Bilimsel gerçek şudur ki, çürüme bir süreçtir. Yani doğada hiçbir şey bir anda çürümez. İnsanlık da bu şekildedir. Eleştirdiğimiz sorunlar bir anda oluşmamıştır. Bu sorunlarda bizim payımız gençlerden daha çoktur. Gençleri sorumlu bireyler olarak yetiştirme sorumluluğumuzdan kaçtığımız sürece sorunlu bireyler yetiştiriyoruz.

Tarihe baktığımızda büyük değişimlerin çoğunlukla gençler, gençlik eliyle yapıldığını görürüz. Dolayısıyla yeni nesili suçlamak yerine onlara fırsat tanımak gerekir. Peygamber Efendimizin Üsame b. Zeyd’i genç yaşta ordu komutanı yapması, liyakat konusunda önemli bir örnek teşkil etmekle beraber, gençlere verilen değeri de göstermektedir. Çağ kapatıp çağ açan, İstanbul Fatihi, Sultan II. Mehmet’in henüz 21 yaşında olduğunu, daha da önemlisi Babası Sultan II. Murat’ın 12 yaşındaki oğluna tahtını bıraktığını unutmamak gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Bütün ümidim gençliktedir. Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik.” sözüyle ve kurtuluşun başlangıcı 19 Mayıs’ı “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak gençlere armağan etmesiyle gençliğe verdiği önemi de ortaya koymuştur. Ayrıca “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet’ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.” diye başlayıp,  “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!” diye bitirdiği hitabeyi de gençlere atfederek onlara duyduğu güveni de ortaya koymuştur.

Gençlerin önemini siyasette de görmekteyiz. Hiçbir zaman birinci parti olamasa da ülke siyasetinde her daim önemli bir aktör olma vasfını korumuş Milliyetçi Hareket Partisinin varlık sebeplerinden birisi de ülkü ocakları adı altında gençlere yaptığı yatırım olsa gerektir. Aynı şekilde 20 yıldır ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisinin de uzun süre iktidarda kalmasını sağlayan nedenlerden biri de gençlik kolları adı altında gençliğe ve gençlere verdiği önem olsa gerektir. Diğer taraftan, Adnan MENDERES’in idamındaki sessizliğin, Turgut ÖZAL’dan sonraki Anavatan Partisi’ndeki çöküşün arkasında yatan nedenlerden birinin gençlere yapılmayan yatırım olduğu iddia edilebilir. Ülkü ocaklarının ve gençlik kollarının bugünkü halinin, mevcut partilerin geleceğini nasıl etkileyeceğini de hep beraber göreceğiz.

Bu satırları yazdığım süreçte gerçekleşen, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve Gençlik ve Spor Bakanlığının ev sahipliğinde 24-25 Ağustos’ta düzenlenen “Genç Dostu Şehirler Kongre ve Sergisi” ve yerel yönetimlerin konuya hassasiyetle yaklaşımı gelecek adına umut verici gelişmelere örnek teşkil etmektedir. İlçemiz adına Akyurt Belediyesi’nin “Alfa Genç Kart ve Mobil Uygulama Projesi” ile ödül alması da dikkate değer bir gelişmedir.

Sonuç olarak, değişimin ve çözümün anahtarı gençliktedir. Ancak, o anahtarı kullanmayı gençliğe öğretecek olan bizleriz. Kâğıt üstünde kalmayıp uygulamaya dönüşecek şekilde, gençlere verdiğimiz önem ve duyduğumuz güvenle tüm sorunların üstesinden geleceğiz inşallah. Zaferlerle dolu tarihimizden birer parça olan Malazgirt Zaferimiz ve Zafer Bayramımız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.

Gençlik