Gelecekte su ile maaş ödenirse şaşmayın

featured
service

Ge­çen­ler­de bir ar­ka­da­şı İbni Hal­dun’dan ve ke­ha­ne­tim­si çı­ka­rım­la­rın­dan söz edi­yor­ken din­le­dim. Güya bu gün­ler­de olan bir­çok olayı ta o zaman bil­miş.Bir ba­kı­ma İbni Hal­dun’da ga­ibin bil­gi­si var­mış da, O da bunu ke­ha­net esas­lı bir sis­tem işe ifşa etmiş.

Yani yüz­ler­ce yıl ön­ce­den du­yur­muş in­sa­na.
Ko­nu­yu tar­tı­şa­lım de­mi­yo­rum, hatta biz­le­rin inan­cı­na ge­le­ce­ğin bil­gi­si pey­gam­ber­le­re dahi ve­ril­me­miş­tir.
Geç­tim. Ge­le­lim ge­le­ce­ğe.
Biz hiç mi bir şey ön­gö­re­me­ye­ce­ğiz?

İnsa­nın tec­rü­be­si ile bi­rik­tir­di­ği bilgi, dünü açık­lar­ken ya­rın­ki ola­bi­le­cek­le­rin ih­ti­ma­li­ne de­ği­nir. Bu durum sis­te­ma­tik dü­şü­nü­şün ka­çı­nıl­ma­zı­dır. Bi­li­min işi de bu; me­ra­kı gi­der­mek, kuş­ku­yu azalt­mak, aklı den­ge­le­mek, so­ru­na çözüm gibi amaç­la­rın pe­şin­den ko­şar­ken aşı­lan en­gel­le­rin öy­kü­sü­nü içe­rir. Bu öy­kü­nün içine al­dı­ğı ve hitap alan çok bo­yut­lu bir dünya.

Sos­yo­lo­ji­yi veya diğer sos­yal bi­lim­le­rin, bilim olup ol­ma­dı­ğı ko­nu­sun­da­ki tar­tış­ma­yı devam et­ti­ren­ler bile, on­la­rın bul­gu­la­rın­dan is­ti­fa­de ile bir gün son­ra­nın ken­di­le­ri­ne ne tür sürp­riz ya­pa­bi­le­ce­ği­ni öğ­ren­me­ye ça­lı­şı­yor­lar.

Biz eği­tim­ci­ler de öy­le­yiz.
Eği­tim, öğ­re­tim, eği­tim eko­no­mi­si ve insan ni­te­lik­le­ri gibi ko­nu­lar­da ya­rı­nı plan­la­mak adına ön kes­tir­me ça­ba­la­rı­nı­mı­zı çe­şit­li kuram ve yön­tem­ler da­hi­lin­de yü­rü­tü­rüz. So­nuç­la­rın üze­rin­de dü­şü­nü­rüz, içe­rik üre­ti­riz, düzey ve zaman gö­ze­te­rek plan­la­ma ya­pa­rız.

Hepsi insan ile il­gi­li şey­ler. İnsan hır­pa­lan­dı dedim çok defa, ka­bu­ğu­na çe­kil­di, cen­de­re­ye ko­vul­du. Şim­di­ler­de kendi ce­hen­ne­mi­ni ya­rat­mak­la suç­la­nı­yor.

Doğa ile uyu­mu­nu dü­şü­ne­me­yecek kadar iç uyu­mu­nu boz­du­lar in­sa­nın. Doğal yapı bil­gi­si­ni yoz­laş­tır­dı­lar, top­lum­sal­lı­ğı­na özgü his­se­diş­le­ri­ni kül­le­di­ler. Daha zi­ya­de kendi ge­le­ce­ği ile be­lir­siz­lik­le­ri kur­ca­la­yan, ta­kın­tı­la­rıy­la başı dert­te, öz­gür­lü­ğü has­ta­lık­la­rı adına rica eden, bö­lüş­me­yi ona­rı­cı an­la­mın­dan uzak, tipik bir alver ti­ca­re­ti sayan za­val­lı ko­nu­mu­na razı et­me­ye zor­lu­yor­lar.

Ru­hu­nu diz­gin­le­mek in­sa­nın kendi te­ke­lin­de ol­ma­lı değil mi? İnsan bu, düne bakar, bu günü yaşar, ya­rı­nı düş­ler. Doğal yapı bil­gi­si de­di­ğim, in­sa­nın iç iş­le­yi­şi ve dı­şa­rı ile olan ile­ti­şi­mi­ni sağ­la­yan, ge­ne­tik ol­du­ğu kadar öğ­ren­me ve kül­tür ile bağ­lan­tı­lı temel bil­gi­ler­dir. İdeal ol­du­ğu gibi,kes­ti­ri­le­ni­len dav­ra­nış­la­rın kadim bil­gi­si de buna dahil.

De­ğer­li hocam Cemal Çevik’in (Prof.​Dr.), bo­zu­lan temel bil­gi­nin, ait ol­du­ğu düz­le­me doğ­ru­su ile yer­leş­ti­ri­lin­ce son­ra­dan mey­da­na gelen eğil­me, bü­kül­me, bo­zul­ma, ta­kın­tı, organ küs­me­si gibi ak­sak­lık­la­rın gi­de­ril­di­ği­ni dair so­nuç­lar göz­lem­le­dik­le­ri­ni ifade et­ti­ğin­de dü­şün­müş­tüm; in­sa­nın ge­ne­ti­ği de­ği­şi­yor veya de­ğiş­ti­ri­li­yor.

Kim bu de­ğiş­ti­ri­ci­ler diye soran can­la­ra, daha ön­ce­ki ya­zı­la­rı­mı­zı öner­mek­le bir­lik­te, bun­la­rın güç yet­mez ol­ma­dık­la­rı ger­çe­ği­nin al­tı­nı çiz­mek is­te­rim.

İnsanı, po­tan­si­yel gü­cün­den ha­ber­siz etmek de di­ye­bi­li­riz bo­zul­ma işine. Her güç, kar­şı­sın­da kor­ka­rak, lüt­fe­dil­miş ve ih­ti­ya­ca bi­na­en ve­ri­len­le­rin he­sa­bı­na ki­ta­bı­na göre dav­ra­nıp, ye­te­nek ve düş­le­ri­ni unu­tan canlı olmak çok da ya­dır­gan­mı­yor bu ara­lar.

İnsan, di­ya­be­ti, kan­se­ri, sa­va­şı ve böb­rek çü­rü­me­si­ni ha­ya­tın ola­ğan akışı için­de gö­rü­yor, se­bep­le­ri­nin ken­di­si dı­şın­da ve mü­da­ha­le edil­mez güç ürünü sa­yı­yor. Daha da kö­tü­sü, bun­lar­la bile ya­şa­ma­yı ken­di­si­ne bah­şe­dil­miş al­gı­la­yan o kadar çok insan var ki, hay­ret et­me­mek elde değil.

Hava du­ru­mu­nu yüzde yüze yakın tah­min ede­bi­len in­sa­nın, şu ya­şa­dık­la­rı­nı, bin­ler­ce bilim in­sa­nı­nın bil­gi­len­di­ri­ci uya­rı­sı­na rağ­men gör­mek is­te­me­yiş­le­ri­nin se­bep­le­ri de yu­ka­rı­da sö­zü­nü et­ti­ği­miz bo­zul­ma­dan ba­ğım­sız değil.

Boz­ma­yı ka­fa­ya koy­muş olan kişi, grup ve ya­pı­lan­ma­lar su hav­za­la­rı­nı, in­sa­nın kül­tü­rel bilgi da­ğar­cı­ğı­nı ve tek­no­lo­jik im­kan­lar dahil bir­çok bi­ri­ki­mi­ni işe ya­ra­maz hale ge­tir­mek­le me­sa­fe al­mak­ta­lar.

Şimdi de bi­ri­le­ri­miz in­sa­nın ge­le­ce­ği­ne dair çı­ka­rım­la­da bu­lu­nup, se­ya­ha­ti­ne bile ne­re­dey­se kö­le­lik mu­ame­le­si ge­re­ğin­ce izin ve­ri­len in­sa­nı, uzak­tan de­net­le­ye­bil­me sü­re­ci baş­la­ya­lı yarım yüz yılı geçti.

İnancı, ta­ri­hi, be­de­ni ve ih­ti­yaç lis­te­si ile di­le­di­ği gibi oy­na­dık­la­rı bir yana, dü­şün­me­le­ri­ne ve ya­rı­nı ta­sar­la­sı­na mü­sa­de edil­me­yen in­sa­nın ken­di­si­ni sa­vu­na­cak, öz ya­pı­sı­na dair iş­le­yi­şi ra­yı­na oturt­ma­sı ge­re­ki­yor.
İler­le­yen yol­lar uma­rım bu işe dair ça­ba­la­rın ba­şa­rı­la­rı ile süs­le­nir.

Yoksa, öm­rü­nü­zü me­ka­nik iş­le­yi­şe terfi et­ti­rip, biz­le­re zaman sa­ta­cak iş­let­me­le­re boyun kır­mak zo­run­da ka­la­ca­ğız. Öyle ki, ma­aşı­mı­zı su, ekmek, ilaç, hava veya sı­nır­lan­dı­rıl­mış zaman ola­rak öde­ne­ce­ği za­man­lar gel­mi­yor değil ak­lı­ma.

Eğer temel ge­rek­si­nim­le­ri bun­lar olan insan halen ya­şı­yor olur­sa.

İbni Hal­dun’un­ki­le­ri ke­ha­net sayan can­lar bir de böyle dü­şü­ne derim.

Gelecekte su ile maaş ödenirse şaşmayın