Ebeveynin açmazı

featured
service
Son zamanlarda ortaya çıkan olaylar, açıklanan veriler ve tecrübelerimizi göz önünde bulundurduğumuzda toplumumuzun karşısındaki en zor meselenin eğitim olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Bu haliyle zorlaştırılmış hale gelen eğitim başlığının birincil muhatabı ana-babalar yani ebeveyndir. Eğitim deyince aklımıza sadece okulda alınan eğitim değil hayatın bütününe yayılan öğrenme ve eğitilme edimi gelmelidir.Zorlaşan eğitim başlığında zorlaşma kalemlerini kısaca saymak yerinde olabilir. Birincisi evladıyla çok fazla zaman geçirmeyi canı gönülden isteyen (ayrıca gelişim açısından gerekli) ana baba öte yandan evladını maddi açıdan geleceğe hazırlamak ya da bugün ki koşullarda sadece günü kurtarabilmek için bile çalışmak zorundalığı. Üstelik artık tek maaşla ev geçindirme, iki çocuk (şarkıda 6 çocuk diyor*) büyütme ve okutma dönemleri geride kalmıştır. Ne paranın ne emeğin değeri vardır. Dolayısıyla ana-babalar her gün uzun saatler çalışmak evine ekmek parası götürmek zorunluluğu ile ailesi ve çocuklarıyla zaman geçirme istenci arasında ezilmektedir. Çalışma hayatının zorluğu sabahın erken saatlerinden geç saatlere kadar üstelik hafta sonu mefhumu bile olmadan çalışıp akşam eve geldiğinde yemekten sonra devrilen ana babaların sırtındaki diğer bir yüktür. Bir yandan evlatlarının yardıma, katkıya, sevgiye en fazla ihtiyaç duydukları dönemde yanlarında olma istek ve gerekliliği öte tarafta yaşam gailesi, ilk başlık ve çelişki budur.Yine ebeveynlerin çocuklarına karşı sorumluluklarından olan ve hayatın maddi boyutlarıyla ilgili bir diğer konu okul konusudur. Bilhassa Fetö ile mücadelenin ilk dönemlerinde ortaya çıkan, dershanelerin kapatılması ile başlayan ardından özel okulların yaygınlık kazanmasıyla devam eden ve devlet okullarının nitelik olarak sönümlenmesiyle nihayetlenen süreçte ebeveynler yine zor bir sınavla karşı karşıya kalmıştır. Aileler kazandıkları paranın büyük bölümünü evlatlarını iyi birer okula göndermek için harcamak ya da eğitim kalitesi düşmüş devlet okullarına göndermek ikileminde boğulmuşlardır. Bu boğulma hali sadece ailelerde değil, çocuklarda da eğitimle kurduğu ilişkiyi önemsizleştirme şeklinde tezahür etmiştir. Özellikle dar gelirli ailelerin çocukları okulu bırakmış çalışmaya başlamıştır. Bu sorunu ailelerin ya da çocukların sorunu olarak değerlendirecek her bakış açısı bu ülkeye en büyük kötülüğü yapacaktır. Nitekim bu sorun toplumsal bir sorundur ve çok değil bir kuşak sonra ülkenin bilim, kültür, eğitim, sağlık, teknoloji vesair alanlarında kuraklaşma olarak ortaya çıkacaktır.Gelelim ebeveynlerin maddiyatla ilgisi olan ama esasen insanlığın açmazı olarak önümüzde duran çelişkisine. Bir yanda evlatlarını kültürlerinden aldığı feyzle; dürüstlük, doğruluk, paylaşımcılık, adalet, hak arama, naiflik, iyilik gibi sıfatlarla yetiştirme isteği öte tarafta bu yoz kapitalist düzen içerisinde bu sıfatları taşıyan insanların ayakta kalmakta yaşadığı güçlük. Etrafınıza bakın, dürüst olmanın enayilikle eşdeğer tutulduğu bir iklim hâkim. Gemisini kurtaran kaptanların tamamının gemide bulunan miçolara, forsalara hayatı nasıl zindan ettiğine tanıksınızdır. Sizin çalmadan çırpmadan, alnınızın teriyle, emeklerinizle kazandığınız küçük payelerin; büyükçe çalıp vurgun yapanlar nezdinde hiçbir önemi yoktur. Asıl acı olanı da sınıfsal olarak en üstten en alt kesime kadar muteber olanın o sıfatları haiz kişiler değil tam aksi tutum içerisinde olanlar olmasıdır. Bir yandan dürüst olmasını salık verdiği evladının o dürüstlükle iş bulamayacağını, paylaşımcı olmasını önerdiği evladının bu yaklaşımla bir şey sahibi olamayacağını, hakkını aramasını istediği evladının o asilikle başının beladan kurtulmayacağını, naif olmasını söylediği evladının her ortamda ezileceğini gören ana-babanın içinde bulunduğu ikilem ve açmaz insanlığın güncel belasıdır. Bu arızayı ortadan kaldırmak için toplumsal yapıyı bütünüyle etkileyecek daha köklü bir çözüme ihtiyaç duyulduğu ise muhakkaktır. * Bu adam benim babam şarkısı.
Ebeveynin açmazı

Yorumlar kapalı.