Tutku sözcüğünü ifadesiyle birlikte severim. Önü alınmaz, isyanla bile eş değer sayılabilecek coşkunluk içerir. Bağlılık, isteme ve sahiplik gibi birbirine hısım anlamların can verdiği sözcük.
Böyle düşünmeme karşın, aşırılık ve taşkınlığa varan istemeleri içerdiği sebebiyle, tarifte çok kullanmam. Zamanla keskinleşen, ortamında pirana balıkları gibilik kazanabilen yoğun bir duygunun biricik adı oluyor. Gözü görmez, izanı tarumar eden, yargıları söküp atan bir eylemliliğin duygusu olmaya başlıyor, dolayısı ile de, insanın ruhu dengeli doğal seyrini bozuyor.
Bu bir.
Aidiyet sözcüğünü telaffuz etmekte (aynı telaffuz kelimesinde olduğu gibi) zorlanmakla birlikte, içerdiği anlam özelinde önemserim. Çokluğu ve hayatı bölüşürken can cana iç içeliği tüter. Bağımlılığa yakın duran, bağlılık ve önem verme eyleminin kök duygularındandır. Tutkuya yaklaştıkça marazi hal alır ve bağlılık derecesinden bağımlılık düzeyine evrilir. Dikkat edilmez ise, iradeyi bağımlılık ortamının ortalık malı edebilir.
Aidiyet, dile getirilmese bile, mensupluk, ağırlığı olan bir grup veya ortamın her nevi değerinin paydaşı olmak duygusunun güvenini yaşatır insana. Onu da geçtik, yaralaması muhtemel yalnızlığın ve kimsesizlik derdinin toplumsal dermanı da denebilir. Hatta, dengine gelmiş ise, yerine muadili bile önerilemeyecek ilaçtır.
Bunu da koyalım bir kenara.
Gelelim şu ünlü dayanışma sözcüğüne. Türkçeliği sebebiyle severek yardımıma çağırdığım bu sevimli sözcüğün yeri benim dağarcığımda imece ile atbaşı gider, niyesi başınızı ağrıtsın istemem, ancak şunu söyleyip, meramımı anlatmış olayım; imece yitmesi muhtemel bir sözcük, anlam bileşenleri kırsal çağrışımlar, bir de gönlük ifadelerde geçmediği gibi edebi metinlerde de nasibi kesik. Az buçuk Anadolu tüttüğü sebebiyle, köylü de olsa, geleceğe çok şey taşıyabilir diye düşünüyorum. Ona sebep, dayanışma gibi, özellikle şehirde bilinçle, kurallar ve ilkeler dahilinde oluşturulmuş yan yanalıkları üretken kalınmasının eylem adı olan bir sözcüğe karşı, alanını genişletmek özelinde pek şansı yok. Neyse, dayanışmayı da koyalım tekrar geleceğimiz kenara.
Sıra, insan olmakla kopmaz bağı, ebedi mecburiyeti olan irade sözcüğünde; görkemi, kapsamı ve derinliği şüphe götürmez bir güçten söz ediyor demektir ifadesinde onu kullanan. Her ne kadar, biraz da yanlış bulduğum, “irade buyurdular” söyleyişinde olduğu üzere, emir anlamı olsa da, istek ve arzu anlamları daha baskın olan bir sözcük.
Türkçe’de, özgürlük kadar, özgünlüğün de değer rengini, bir vesile ile irade sözcüğü netleştiriyor. İradesine hakim bir insan, iradesi ipotek altında olmayan biri, iradesinden haczi kaldırmış kişilikler gibi ifadelerin sizde çağrıştırdıklarını etraflıca değerlendirdiğinizde ne demek istediğimi daha net anlayacağınızdan emin olarak şunu da ekleyeyim; irade söylenişi özelinde de ruhu kendisine yar eden bir sözcük. Sanki iradesinin bilincinde olmak, bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeş olmak düşünün de güvencesi gibi. Çünkü, irade ihtiyacın var ettiği ve beslediği gerçektir. Davranışın motor gücü de denebilir.
İnsanın toplum nezdindeki anlamlı varlığı iradenin bilinçli ve zararı en aza indirmiş ilimle yönetimiyledir. Tutku da iradenin evrilik halinden ibarettir, yarar veya zarar boyutu tezahür ve şiddetine bağlı olmakla birlikte kesinlikle bilinçli müdahalenin dört nala kovaladığıdır.
Kenara koyduğumuz, diğer sözcük olan dayanışmanın özgürlükle ve özgünlükle bağı yok ise ayrı, iradeye dayalı kökü yok ise ayrı nitelik kazandığına kani olabiliriz. İrade sizin değil ise, bunlarla ilgili her davranış diğerinin iradesinin gereğidir ve sizi davranışa sevk eden ihtiyaç da sizin değildir.
İşte bunun ve buna duyarsızlığın yarattığı ortamda kök salıp hayat buluyor, bireysel başlayıp herkeslik işlere sebep olan birçok şey.
Bişeycilik ve biricilik bu sorunların ikiz gibi algılanması muhtemel zavallı ve hayat ortamı adına gereksizlik arz eden çocuklarıdırlar.
Doğası gereği, irade bilincinin kaybolmuşluğunda palazlanan bişeyciliğin etkileyeni, bilinenin ötesinde bir çokluğa sahip, birinciliğin o kadar olmasa da, yine de en az üç başlıkta ele alınabilirliği olan hacimde olduğu kanaatindeyim.
Gelecek yazıda bunları konuşalım istiyorum.