Beyinler Göçü

featured
service
Doğada ve tarihte; insan toplulukları başta olmak üzere tüm canlılar dönem dönem mekan değiştirmişlerdir. Bu yer değiştirme hali insanlık için tarımsal üretimi keşfettiği andan itibaren yerini yerleşik hayata bırakmıştır. Her ne kadar yerleşik yaşama geçmiş olsa da insanoğlu yine de topluluklar halinde çeşitli gerekçelerle yer değiştirmeye devam etmiştir. Bu yer değiştirme halinin bilinen tarihteki en önemlisi Kavimler Göçü’dür. Kabaca Hunların diğer kavimleri baskılamasıyla meydana gelen bu göç, sonuçlarıyla da dünyanın özellikle de Avrupa’nın demografik ve siyasi haritasını değiştirmiştir. Nihayetinde Avrupa’nın yaşadığı bütün sancılı gelişme süreçlerinde etkin rol oynayan bir toplumsal etkileşim hali ortaya çıkmıştır.Göçlerin; insanların bireysel hayatlarında yarattığı travmatik etkinin yanında geliştirici etkisi de mevcuttur. Günümüzün ulus devlet yönetimleri ve sınır politikaları gereği göç olgusunun yöntemsel değişikliklere uğramasına rağmen gerekçesi değişmemiştir.Mevcut yaşam koşullarının yaşamsal kaliteyi geriye çektiği; savaş, yoksulluk, hastalık, geleceksizlik, baskı gibi hallerde insanlar bireyler ya da kitleler halinde mekan değiştirmektedir.Dünyamız kuşların, yılanların, kedilerin, köpeklerin sınırları özgürce geçebildiği fakat medeniyeti yaratan insanın yapay çizgilere mahkûmiyetini kutsadığı bir tuhaf mahpusa çevrilmiş haldedir.Göçle ilgili ülkemiz özellikle son yıllarda iki keskin sorunla karşı karşıyadır. Birincil ve görünen göç sorunu Suriyeli göçmenlerin ülkemize gelmesi burada sosyal yaşama entegre olma süreçleridir. Milyonlarca insanın savaş, hastalık, geleceksizlik ve sair gerekçelerle yaşamsal mekanlarını yani vatanlarını değiştirmeye vesile olmuştur. Suriyeli göçmenlerin göçü ülkemiz açısından bugünün sorunudur, yarına devri olacak gibi durmaktadır ve fazlasıyla yakıcıdır.Göç ile ilgili ülkemizin asıl sorunu ise Türkiye’nin yıllardan beri maruz kaldığı ama son birkaç yılda zirve yapan ve özellikle nitelikli genç nüfusun ülkeden ‘umudunu kesmesi’ ve ona göre kendine bir yol haritası çizmesidir. Ve bu güzergahta ülkemiz bulunmamaktadır. İşte bu durumun adı beyin göçüdür. Fakat gelinen noktada yapılan kamuoyu araştırmaları fırsat bulduğunda ülkeden gitmek isteyen genç nüfusun oranının tehlikeli boyutlara ulaştığını göstermektedir. Beyin göçünün böylesi kitleselleşmiş biçimine tarihe atıfla beyinler göçü olarak niteleyebiliriz.Beyinler göçünün birincil müsebbibi ülkeyi yönetenlerdir. Bu ülkenin gençlerinin ve nitelikli insanlarının kendilerini başka ülkelerde gerçekleştirme arayışının bu denli yaygınlaşmasına zemin hazırlayanlar acaba bu konuyu şapkalarını önüne koyup düşünecekler midir? Yoksa süreklileşen hale geldiği üzere hamasi söylemlerle mi geçiştirilecek? Şahsi görüşüm iktidar bloğunun ülkenin geleceğine (gençlerine) dair duyduğu herhangi bir kaygı kalmamıştır. Günü kurtarmak birincil kaygılarıdır. Yarınların heba edilmesi ve önüne geçilemeyen beyinler göçüne dair hiçbir önlem alınmamasının sebebi bu durumdan beslenmeleri olabilir mi? Soruların cevaplardan önemli olduğu bir yazıyı daha nihayete erdirmiş olduk. Beynimize ve kendimize mukayyet olmak dileğiyle.
Beyinler Göçü