19 MAYIS 1919 MİLLİ BİR SİMGEDİR

featured
service

Şöyle bir düşündüm de, milletlerin veya dünyanın aklında kalmış hiçbir tarih önemsiz değil.

Tarih bir simge, onun önemini besleyen ise o tarihte neler olduğudur.

Osmanlı İmparatorluğu’nun canına okuyarak müttefiklerine yardım etmek isteyen zamanın emperyalist devletler blokunu oluşturan İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’na saldırdığında onları şaşkına çeviren müthiş bir direnme ile karşılaştılar.

Onlar için durum buydu, bizim için çok daha beter sonuçlara gebe bir mücadele başlamış, gerek Anadolu, gerek Trakya ve gerekse diğer birçok yerden akın akın cepheye sevk edilen nüfus Türk Milleti’nin son umudu olan çocuklara kadar inmişti.

Birlikte Savaştığımız Almanlar veya Boğazlara çullananlar için durumun böyle olmayış sebebi gayet açık. Almanlar komuta kademesi ağırlıklı ve piyadesizler, İngiltere de gariban ülkelerin çocuklarını getirip sürmüş ateşe.

Sözü getireceğim yer, önü alınamaz işgal ve teslim olma fikrini, ölümüne karşı koymakla yenen Türk Milleti’nin hali ve ahvali.

Harap ve bitap düşmüş, genç ve eli iş tutar nüfus kalmamış, tarlalar ekilemiyor, ekilse de biçilemiyor. Merkezi yönetim belli oranda hakim olsa da genelde zorbalar, paralılar, makam nüfuzu elde etmiş kişiler ve yabancı işbirlikçileri milletin burnundan getirmekte. Bir de kaçaklar tayfası eşkıyalık edenlerle birlikte millete zulüm etmekte.

İklim koşullarına de önlem alamayan daha ziyade yaşlı ve kadınlardan oluşan nüfusu, salgın hastalıklar, bit, yoksulluk, ilaçsızlık, iyi beslenemeyiş, umutsuzluk yiyip bitirmektedir. Daha da beteri, komşu köyler, iller ve ilçeler, kışkırtılmış etnik farklılıklar yüzünden kavga eder olmuşlar, işi neredeyse boğazlaşmaya kadar getirmişler.

Mondros Mütarekesi şartları gereği başlatılan işgal girişimleri, takati kalmamış bu insanların onurlarını zedelemekte, tabir yerinde ise çakal çukal elini sallayarak gezmekte, dilediğinin malına ve ırzına müdahil olmakta.

Unudun, işgalci devletlere teslim olmaktan başka bir şey olmadığına inananların sayısı da sanıldığının aksine o kadar çok ki, fırsatı ganimet bilenler ölümü gösterip sıtmaya razı olmaya zorluyorlar milleti.

Ege ve Karadeniz’in sahil şehirlerinde yoğunlukta olmak kaydı ile başgösteren azınlıkların taşkınlıkları, doğu ve güneydoğu illerimizde işgalcilerin vaadlerine kanarak soyguna ve saldırılara katılanlar, işbirliğinden kopmuş diğer imparatorluk halklarının fırsattan istifade toprak bölmesi ve bağımsızlık çabaları dahil diğer bir bir çok olumsuzluklar kurtuluş umudunu kaybetmemiş millet fertlerini ve yöneticilerini derin derin düşündürmekteydi.

İstanbul’da izlenecek yola dair kararlar alınmaya çalışılırken Anadolu’da direnebilen her kişi ve grup fiili kavgaya başlamışlardı bile. Bunu bilen (daha ziyade) askeri yetkililer ve sarayın işgallere itirazı olan millici güç odakları, galip sayılan devletler erkanını kızdırmadan, başladığı söylenen kargaşa ve dövüşleri sükunete erdirmek bahanesini öne sürerek, üzerinde hem fikir oldukları Mustafa Kemal’i, askeri ve sivil nitelikli bir çok yetkilerle Samsun’a çıkarmayı başardılar.

Mustafa Kemal’in askeri ve örgütleyici dehasını da içine alan bu oyun artık kuralına göre oynanacaktı.

15 Mayıs 1919’da başlayan İzmir’in işgalini telin mitingleri ile, umudu, takati ve kimsesi kalmadığını düşünen milletimize, ufuk gösterildi, umut verildi, gücünün farkındalığına erişmesi sağlandı.

Sonrası Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri, Büyük Millet Meclisi’nin açılışı.

Ve azmin ateşe döndüğü, imanın fiili güce evrildiği ateş hatları ve cephe gerisindeki uykusuz gecelerin İzmir’e varışla çağı zangırdattığı günler.

Zafer fikrinin olduğu kadar İstiklal Mücadelesi’nin eşsiz komutanı Gazi Mustafa Kemal’in de doğum günü gibi algılanan 19 Mayıs 1919 milletimiz için olduğu kadar mazlum milletlerin istiklalı aşısından da önemli bir tarihtir.

İtilaf Devletlerinin anlaşmalı karaları geregince, Yunanlılar’ın maşa olarak kullanıldığı, iç ve dış düşman diye nitelediğmiz hayasız diğer kepazelerin yani işbirlikçilerin de katkılarıyla; gelirine, geleceğine, topraklarına, ırzına, eğemenliğine, kimliğine, onuruna, dolayısı ile hayatına kastedilmiş milletimizin Mustafa Kemal’li başkaldırısının tarihi ve Kurtuluş Mücadelesinin göbek adıdır 19 Mayıs 1919.

19 Mayıs , yani biz onurlu yaşayalım diye öleceklerin rızasının alınmaya başlandığı gün.
19 Mayıs, yani tarihi babalarının çiftliği sananların zulmüne dur demeye karar kılanların umut günü.
19 Mayıs, yani Çanakkale’de soyumuzu kıranların hokkabazlıklarına bir son vermek düşüyle yürüyenlerin tutunuş günü.
19 Mayıs, yani milletimizin mazlum milletlerin kanıyla dönen çarklarından birini kırma azmininin başlangıç günü.
19 Mayıs, yani Anadolu’nun yoksul yavrularının Kurtuluş Savaşı’nızın kahraman ve şanlı şehitleri olmaya ahdettiği gün.
19 Mayıs, yani Samsun.
19 Mayıs, yani Mustafa Kemal.
19 Mayıs, yani Cumhuriyet.
19 Mayıs, yani bağımsızlık.
Bu gün 19 Mayıs, yani barış.
19 Mayıs, yani “sen şehit oğlusun.”

19 Mayıs, yani unutma.

19 MAYIS 1919 MİLLİ BİR SİMGEDİR

Yorumlar kapalı.