Ceketten Başkan

featured
service

13.10.2018

2009 yerel seçimleri öncesi Çubuk’ta AK Parti’den yaklaşık on kişi belediye başkan aday adayı olur. Adaylar arasından Mustafa Özden belediye başkan adayı yapılır, ancak son anda aday değiştirilerek Lokman Özden aday gösterilir. O dönemde Çubuk yerel basınında bazı partililerin buna tepki gösterdiği “Mustafa Özden için çalışma yürüttük, seçimi kaybedebiliriz” dediği, buna karşılık Ankara Milletvekili Salih Kapusuz’un “telaşlanmayın, ceketimi koysam yine kazanırız” ifadelerini kullandığı öne sürülür. Çubuk’ta bu adım o dönem kimileri tarafından tepkiyle karşılanır.

Kapusuz’un ceketi yerine seçimi Lokman Özden kazanır.

Seçim dönemleri bugüne kadar hep ilginç olaylara sahne olmuştur. 2004 yerel seçimlerinin ardından rüzgarın nereden estiğini gören birçok kişi 2009 seçimlerinde aday adayı olmuş, seçim büroları tutulmuş, afişler asılmış ve seçim çalışmalarına aylar öncesinden başlanmıştı. Bir ilçede onun üzerinde aday adayı çıkması da ilginçti ancak hiç değilse özgeçmişe bir satır daha eklenmişti: “2009 belediye başkanı aday adayı…” O özgeçmişteki bir satır belki de birilerinin önünü açmak için anahtar rolü üstlenmişti.

2014’e geldiğimizde aday adayı sayısı neredeyse yarıya indi. Siyasi kulislerin etkili olduğu gözlemlendi, tepeden belirlenen isimlerin aday gösterildiği anlaşıldı. Nitekim Çubuk’ta vermiş olduğumuz örnekte de bunun bir benzeri yaşandı. Neyseki ceket yerine Çubuk’un gerçekten canlı, kanlı bir başkanı oldu.

Şimdi ise AK Parti iktidar olduğundan bugüne 4. yerel seçim yaklaşıyor. 2004 ve 2009’daki aday bolluğuna ise şimdilerde hiç rastlanmıyor. İşin ilginç tarafı diğer partilerde de bu konuda hiçbir hareketlilik yaşanmıyor. ‘Muhalif’ (?) partiler bile seçim çalışmalarına başlamak için zamanı oldukça erken buluyor. Sanki yıllardır seçim kazanan kendileriymiş gibi bir rahatlık içerisindeler. Ya da seçim kaybetmekten yorgun düşüp herşeyi oluruna bıraktılar. AK Partili belediyeler 14. yılını doldururken, muhalefetin (?) yerel yönetimleri ciddi bir şekilde istemediği anlaşılıyor.

Boy boy, posterlere, seçim bayraklarına bu satırlarda hep karşı çıktık. Vatandaş sizin boyunuza, posunuza, yakışıklılığınıza bakmayacak “çıkın halka somut şeyler anlatın” dedik. Ancak seçimi kazanan yine posterler, seçim şarkıları ve gösteriş oldu. Güçlü olan kazandı, koltuğa ceket oturdu.

Burada niyet, başkanı hiçe saymak değil, siyasi anlayışın isimleri hiçe saydığını anlatmaktır. Bir de işin aday olmak isteyenler tarafı var. Önceki seçimlerde isimler seçim öncesinde halkın karşısına çıkar kendisini tanıtma gayretinde bulunurdu, posterlerle, afişlerle, seçim bürolarıyla… Şimdi ise bekle ve gör taktiği uygulanıyor. Kimin hangi partiden aday olmak için gayret gösterdiği, hangi partili olduğu belli değil.

A Partisi olmazsa, B Partisi olur mesele siyasi düşünce değil, mesele sadece ‘aday’ olabilmekte… Şimdilerde seçim kişisel hesap, kitap işi oldu. İttifaklar ve kulislerle adaylar belirleniyor.

Siyasilerin ‘ceket’ fikri de değişeceğe benzemiyor. Ankara’da ve ilçelerinde halkın beklediği ve istediğimi olacak? Yoksa yine ‘ceket’ düşüncesiyle mi başkanlar belirlenecek, göreceğiz.

Ceketten Başkan