Soru-Yorum

featured
service

Aklın yolu birdir mantığı ile çıktığımız bu yolda engebeli bir çok yolları aştığımızı, geride bıraktıklarımıza baktığımızda o aşılan yolların ne denli zor ve kıymetli olduğunu gün geçtikçe daha çok önemsiyorum.

Hiçbir şey olmamış gibi gözükse de çok şeylerin değiştiğini, çok şeyin anlaşıldığını hissedebiliyoruz. Saplantı siyasetin, bencilliğin, bana neciliğin, vurdumduymazlığın, heba olan geçmişin, kaybedilenlerin, kazanılanların hesabının yapıldığı şu günlerde aklın yolu birdir mantığının ne kadar önem taşıdığı, halen geçerliliğini koruduğu gibi, daha anlamlı ve anlaşır olduğunu görmek, geçilmiş o engebeli yolların tecrübesi ışığında ufkumuzu ve yolumuzu ne kadar aydınlattığının bir göstergesi olarak karşımıza çıkmıştır.
Kim ne derse desin, kim kendince yaptıklarının haklılığını ispatlamaya çalışırsa çalışsın ortak aklın olmadığı yerde kuru gürültüden başka bir şey değildir, zaman kaybıdır, geleceğe vurulmak istenen bir prangadır.

Geçmişten ders almak yerine menfileşen düşünce ve dayatmalarla, halen ben yaptım oldu savsatası ile geçiştirme çabası aşılan yolları görmezden gelmek hiçbir akıl ve mantığa uymadığı gibi tarihin sayfalarında da yerini almış durumda. Bu kayıt hiçbir güç tarafından silinemez, görmezden gelinemez. Bu doğanın kanuna aykırı olduğu gibi, bilimsel olarak silinme olasılığı da yoktur.

Bunları inkar eden, inancını ve kendine güveni yitiren, bencilliği kendisine çıkar yol olarak gören, hiçbir işe yaramayan, yaşadığı coğrafyaya, bağlı bulunduğu topluma, tarihine ihanetten başka hiçbir şey vermeyecektir. Kat edilen bir yol vardır ve bu yollar iz bırakılmadan yada üstü örtülerek hiç gidilmemiş gibi göstermeye çalışmak kimseye fayda sağlamayacaktır.

Tarih aynı tarih, Coğrafya, kültür, sosyal yaşam aynı. Ne değişti hayatımızda, hangi kültürümüze kültür kattık, ne icat ettik, doğamıza hayatımıza renk mi kattık. Ne değişti hiç sorduk mu.! Varsa yoksa sen ben.
Kanla yazılmış, nakışlarla işlenmiş, sazlarla sözlerle pekişmiş, beyitlerle nakşedilmiş tarihimizin emaneti aynı sınırlar içerisinde biz diyemedik.

Neden.!
Sormak gerekmez mi, asırlardır bu özde yaşamış bir toplumda ayrıştırma derdine düşmüş bencil insanlara yukarıda sıralandığı gibi herşeyi hiçe sayarak parçalamak isteyenlere sen kimsin?

Özür diliyoruz geçmişten fakat nafile, özrümüz kabahatimizden büyük.

Tarihin bir parçası olan ata toprağımıza sahip çıkamadık. Ata toprağını parsel parsel satmak değil ona sahip çıkmak, onu işlemek, geleceğe güvence olarak görmek, onun üzerinden gelecek neslin sebeplenmesini, geçimini idame etmesini, yabancıya karşı sığınacağın üzerinde direneceğin ( ekerek, dikerek, üreterek) bir toprağın olsun, işte bunun adı vatan toprağı ata yadigarıdır. Ne yaptık sattık.!

Hani tarih, hani toprak, hani coğrafya. Bunların yanında kültür, sağlık, eğitim Nerede?

Kendi öz vatanımızda geçim derdine düşmüşüz, verimli toraklar bir bir yok olmuş, keyif için değil, kaçmak için iki odalı hobi evleri kalmış elimizde ne oldu keyfimiz yerinde mi ne dersiniz.?

Soru-Yorum
Yorum Yap