1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. BİZİM CUMHURİYETİMİZ 101 YAŞINDA

BİZİM CUMHURİYETİMİZ 101 YAŞINDA

featured
service

Kuruluş sürecini düşündüm, ateş çemberi misali çetin koşulların arasından öle dirile güvenli alana geçirilen can misali algıladım Cumhuriyeti. 

Şu meşhur büyük devletlerin, paylaşım hesapları arasından can kurtarmak dahi binde bir ihtimalken toprak kurtarmak, silah kurtarmak, devlet kurmak ve onur kurtarmak işi Cumhuriyet’in öyküsünün ana teması.  

Anafikri tam bağımsızlık olan öykünün geleceğe taşınması uğruna açılan yollar bütünüdür Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yaşatan can damarı. 

Kuruluşu öncesi verilen mücadele, kanlı ve zor olmasına karşın azmi önüne dağların titrediği milletimiz tarafından başarılmış, Cumhuriyetle istiklal dikelişinin haklılığı tescillenmiştir. 

Hem de, başlattıkları kavgada ölümü ve yitimi bizim kadar göze alamamış olanların kırk türlü ayak oyunlarına, üç kağıtçılıklarına, pek ucuz numaralarına, işbirlikçi tedarikçilerine, hain beslemelerine ve durumu fırsata çevirmeye çalışan yardakçılara karşın pırıl pırıl bir zaferle tescillenmiştir.

“Muasır Medeniyeti” yakalamak ve onu da aşmak ideali ile inşaa edilen Cumhuriyet mazlum milletlerin yön tayininde güçlü bir işık görevini üstlenmiş, ete kemiğe büründükten hemen sonra dünya insanlığı için de model olmuş, şans olmuştur.

Bu konular elbette çok konuşuldu ve konuşuluyor eskiden bu yana. Başka diyeceklerim var.

Cumhuriyetin eskisini tartışmak Mondros Mütarekesi ile başlayan işgale karşı direnenlerin de gündemini meşgul etmişti. Kimileri Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra İstanbul’un, daha doğrusu Padişahlık ve Halifeliğin gerektirdiği meşruiyet zemininde yola devam edileceği umudundaydı. Kimileri de, Osmanlı İmparatorluğu olmasa bile galip devletlerle ve sözü geçen diğer devletlerle uyumluluk esasında bir yönetimin kurulması fikrindeyken, kimileri de toplumu zamanın baskın devletlerinden birinin himayesine çağırmak dilemişlerdir.

İstiklal Mücadelesi’nin baş yöneteni, Gazi Paşa’nın İstanbul’dan beri konuşa tartışa birlikte hareket ettikleri zamanların ayrıntılatına bakınca, çok yakınındakilerin bile Cumhuriyet’in gerek ilan ediliş zamanına, gerek hedefine, gerekse ortadan kaldırdıklarıyla ilişkili sitemlerini görebiliyoruz. Ancak, durumu dikkatli değerlendirenler genel itibarıyla hiçbir fedakarlıktan geri durmamışlardır.

Buradaki esas önemli olan şey, fiili işgalin yanında, ondan daha tehlikeli, ruhları da işgal etmiş olan endişe karışımlı korku, galiplerin emperyalist tarzının yıldırıcılığı, yoksulluk ve umutsuzluk ile etkisizleşmiş milletin içler acısı durumudur. 

Bu durumun ortadan kaldırılması adına bir şeyler yapılması gerektiğini düşünmekle işe başlayan kadroları tehdit eden birçok farklı durum ve yaptırım da söz konusuydu fakat yine de silah veya diğer savaş olanaklarının niteliği ve niceliği tartışmasından önce unudu ayakta tutan iradeyi ve kişileri net görmek lazım. Çünkü, bu kişilerdir o zamanlardan bu güne akan yolların üstündeki dağları omuzlayıp kenara atanlar. 

O günün koşulları içinde Cumhuriyet fikri milletimiz açısından tarihi bir zorunluluktu. Çünkü, milletin iradesini elinde bulunduran Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin işleri yürütürken ki görev, yetki ve iş ayrıntıların hükümeti eksikliği, hatta kargaşası göze çarpıyordu. Kurucu kadronun işini kolaylaştıracağı gibi, çağdaş değer ve uygulamaları sürece katacak olan yönetim şekli olarak düşünülen Cumhuriyet dana önce denenmiş bir çok yenilik çabaları ve birikiminin de somutlaşmış hali olarak millet tarafından heyecanla karşılanmıştır.

Tarihine dikkatli bakılınca Cumhuriyet ile gelen bazı devrimlerin her birinin yüz yıldan aşağı olmamak üzere yaşı vardır. Dil devriminden, anayasa ve parlamenter sistem kadar nicesi böyle bir sürecin devamıdır.

Diyeceğimin biri de şu ki, tarihin ve çağın akarındaki doğal veya kasıtlı zorluklara rağmen kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kökü, kimliği, ideali, yakışanlığı ve haklılığı bir yana, mazlum milletlerin için model oluş ayrıcalığı da var.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, saygıdeğer arkadaşlarıyla birlikte içte ve dıştaki engellere karşın, milletimizin bütün varlığını harekete geçirerek ortaya koydukları mücadelenin gazili, şehitli, şühedalı, can renkli belgesine diyoruz Cumhuriyeti diye.

Başka milletler için nedir, başka ülkelerde durum nasıl bilinir veya algılanır onu bilmem, ancak Cumhuriyet bu vatanda adı ve soyadıdır direnişin.

İlmin ve asaletin yol açanı olduğu gibi.

İstiklal Savaşımızın yiğit şehitleri, gazileri ve onların eşsiz komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte O’nun arkadaşları başta olmak üzere emeği geçenlere yani Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlara selam olsun.

Minnetle.

BİZİM CUMHURİYETİMİZ 101 YAŞINDA
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.