Modern yaşamın kaçınılmaz bir parçası haline gelen masa başı çalışma, teknoloji bağımlılığı ve fiziksel aktivite eksikliği, insan sağlığını ciddi tehdit altına alıyor. Uzmanlar, uzun süreli hareketsizliğin sadece kas-iskelet sistemini değil, kalp, damar, solunum ve sindirim sistemlerinden zihinsel sağlığa kadar birçok alanı olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor.
“Hareketsizlik doğal bir durum değildir”
Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Meral Bayramoğlu, hareketsiz yaşam tarzının bedende yol açtığı tahribatlara karşı uyarılarda bulunarak şu değerlendirmede bulundu:
“İnsan bedeni hareket etmek için yaratılmıştır. Hareketsizlik doğal bir durum değildir. Maalesef teknolojinin sağladığı kolaylıklar bizi konforlu ama sağlıksız bir hayata alıştırdı. Bunun bedelini ağrılar, erken yaşta başlayan kireçlenmeler, metabolik hastalıklar ve ruhsal çöküntüyle ödüyoruz.”
Prof. Dr. Bayramoğlu, özellikle genç yaş grubunda postüral bozukluklara bağlı ağrıların son yıllarda giderek arttığını belirterek, “Özellikle genç yaş grubunda bile postüral sorunlara bağlı ağrıları çok sık görmeye başladık. Ayrıca hareketsizliğe bağlı olarak kilo alımı da yaygınlaştı. Fazla kilo, özellikle diz, kalça ve bel bölgesine binen yükü artırarak dejeneratif eklem hastalıklarına, menisküs ve bağ problemlerine zemin hazırlar, ağrılar kronikleşir. Üstelik hareketsiz yaşam, sadece bedeni değil, zihinsel fonksiyonları da köreltir” dedi.
Hareketsizliğin bedene verdiği zararlar
Prof. Dr. Meral Bayramoğlu, 10 Mayıs Sağlık İçin Hareket Et Günü kapsamında yaptığı açıklamada, hareketsizliğin neden olduğu sağlık sorunlarını şöyle sıraladı:
📌 Kas-iskelet sistemi: Kullanılmayan kaslar küçülerek gücünü kaybederken, eklemlerin esnekliği azalıyor. Bu durum günlük hareketleri zorlaştırıyor, postüral bozukluklara, kireçlenmelere ve eklem ağrılarına neden oluyor.
📌 Kalp-damar sistemi: Hareketsizlik, venöz dönüşü yavaşlatarak ödem, varis ve damar tıkanıklığı riskini artırıyor. Kalp verimliliği azalıyor, tansiyon yükseliyor.
📌 Metabolizma: Kalori harcaması azalıyor, glikoz kullanımı düşüyor ve kilo artışı hızlanıyor. Prof. Dr. Bayramoğlu bu durumu, “Hareketsizlikle birlikte kalori harcaması azalır, bu da kilo artışına neden olur. Ayrıca kaslar aktif olmadığında glikozu daha az kullanır. Bu da insülinin etkisini azaltır. Hareketsizlik, kötü kolesterol (LDL) düzeyini de artırabilir” sözleriyle aktardı.
📌 Solunum sistemi: Derin solunum azalıyor, akciğer kapasitesi düşüyor, nefes darlığı artıyor.
📌 Sindirim sistemi: Bağırsak hareketleri yavaşlıyor, kabızlık, şişkinlik ve reflü gibi sorunlar baş gösteriyor.
📌 Zihinsel sağlık: Hareketsizlik serotonin ve endorfin dengesini bozarak depresyonu tetikliyor. Uyku kalitesi düşüyor, bilişsel fonksiyonlar zayıflıyor. Düzenli hareket, Alzheimer ve demans riskini de azaltıyor.
📌 Lenfatik sistem ve bağışıklık: Lenf akışı yavaşlıyor, toksinlerin atılması zorlaşıyor. Bu durum bağışıklık sisteminin etkinliğini düşürüyor. Prof. Dr. Bayramoğlu, “Kasların pompalama etkisiyle ilerleyen lenf sistemi, hareketsizlikle duraklar. Bu da vücuttaki toksinlerin ve ödemin atılmasını engeller. Kan dolaşımı ve lenfatik akış yavaşladığında, bağışıklık hücrelerinin etkinliği de azalır” uyarısında bulundu.