1. Haberler
  2. Haberler
  3. Türkiye
  4. Siyaset
  5. İmamoğlu: “Kafanı Kuma Gömerek Gerçeklerden Kaçamazsın”

İmamoğlu: “Kafanı Kuma Gömerek Gerçeklerden Kaçamazsın”

featured

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için düzenleyeceği ön seçim sürecine yönelik ilk buluşma İzmir’de gerçekleştirildi. Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu’nda on binlerce kişinin katıldığı etkinlikte konuştu.

Ekrem İmamoğlu, “Kafanı kuma gömerek gerçeklerden kaçamazsın. Gerçekler seni kovalıyor. Gerçekler senin peşinde! Bir yere kadar kaçabilirsin ama kurtulamazsın. Sanıyor ki ben sineceğim. Sanıyor ki ben korkup kaçacağım.” dedi.

Manisa, Aydın, Muğla, Uşak ve Denizli’den gelen CHP il ve ilçe örgütleri ile belediye başkanlarının da yer aldığı buluşmada, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atıldı.

Sahneye çıktığında, salondaki coşkulu kalabalığın “Ceketi çıkar, kolları sıva” sloganlarına karşılık veren İmamoğlu, ceketini çıkarıp kollarını sıvayarak konuşmasına başladı.

“Bu Millet Esareti Asla Kabul Etmez”

Konuşmasına İzmir’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek başlayan İmamoğlu, “Bugün yeni bir yolculuğun ilk adımını hep birlikte atıyoruz. Başarmak için, her şeyden önce, yola koyulmak gerekir. Yerimizde sayarak, şikayet ederek hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Ayağa kalkacağız, hedefe yürüyeceğiz ve dalga dalga büyüyerek hep birlikte başaracağız. Hep birlikte hedefe ulaşacağız. Hedefimiz belli. Biz yalnızca seçimi kazanmanın değil, milletçe birliğimizi, kardeşliğimizi yeniden kazanmanın peşindeyiz. Sevinçte ve kederde, acıda ve mutlulukta milletçe tek yürek olabilmenin peşindeyiz” dedi.

Türkiye’de halkın adalet ve eşitlik talebine vurgu yapan İmamoğlu, “Onlar bizi eşitsiz, adaletsiz bir düzene mahkum etmek istiyorlar. Ama bu millet esareti asla kabul eder mi? Bu millet esareti asla kabul etmez. Bu millet eşitsizliği, adaletsizliği asla kabul etmez” ifadelerini kullandı.

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin İradesi Vardır”

Konuşmasında, CHP’nin tarihsel misyonuna da değinen İmamoğlu, “Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet hepimizi eşitlemiş, önümüze bir hedef koymuştu: Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, yalnızca kanun önünde değil, hayatın her alanında eşit olmak demektir. İmkan ve fırsatlara erişimde, hak ve özgürlüklerin kullanımında herkesin eşit olması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, mahkemelerde olduğu kadar, gelir dağılımında da adaletin sağlanması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, bilimde, teknolojide, üretimde öncü olmak demektir. Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürk’ten aldığı ilham ve direktifle, her zaman her daim bu hedefler doğrultusunda yürümüştür. Onun için, milli bir ekonominin kurulmasında, ulaşım altyapısının sağlanmasında, açılan ilk fabrikalarda, bankalarda, ekonomi teşekküllerinde hep gururla evladı olduğum bu güzel partide sizlere hizmet ettiğim, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iradesi vardır” dedi.

“23 Mart’ta Meydan Okumaya Hazır mıyız?”

Ekrem İmamoğlu, 23 Mart’ta gerçekleşecek ön seçim sürecine de değinerek, bunun CHP için tarihi bir dönüm noktası olacağını belirtti. “Cumhuriyet Halk Partisi, 23 Mart’ta bir kez daha gücünü ve iradesini ortaya koyacak. Partimizin Cumhurbaşkanı adayı bizzat sizlerle, üyelerin oyları tarafından belirlenecek. Bunun adı demokrasi devrimidir. Devrim yapıyorsunuz, tarihe geçiyorsunuz. Bu bir meydan okumadır. 23 Mart’ta meydan okumaya hazır mıyız?” diye sordu.

CHP’nin tarihsel kimliğine vurgu yapan İmamoğlu, “Cumhuriyet Halk Partisi, tek adamların ve dar kadroların iradesiyle şekillenen siyasete meydan okumaktadır. Bizler cumhuriyetçiyiz, bizler demokratız. Bakın doya doya söylüyorum, bizler cumhuriyetçiyiz, demokratız. Bizim anlayışımıza göre, nasıl vatandaşlar ülkenin sahibi ise, üyeler de partilerin sahibidir. Onlar ne derse o olur” ifadelerini kullandı.

“Vatan ve Millet Hepimiz İçin Kutsaldır”

Devlet yönetiminde halkın iradesinin esas alınması gerektiğini belirten İmamoğlu, “Biz, kendini devletin sahibi görüp, devletten itaat bekleyenlere benzemeyiz. Bizim anlayışımıza göre; millet, devletin efendisidir. Millet büyüktür. Yöneticiler, vatandaş karşısında hadlerini bilmelidir. Devlet az önce söylediğim gibi milletine hizmet eder, şefkat eli uzatır, korur güzel yüzünü gösterir. Vatan ve millet hepimiz için kutsaldır. Devleti yöneten yöneticilerin yüzü asık olmaz, vatandaşını ürkütmez. Yöneticiler vatandaş karşısında hadlerini bilmelidir” dedi.

İmamoğlu: "Kafanı Kuma Gömerek Gerçeklerden Kaçamazsın" 1

İktidarın en korktuğu şeyin ‘sandık’ olduğunu söyleyen İmamoğlu, “Onlara sandığı göstereceğiz. Cumhuriyetin ilanından bugüne, artık bu ülkede seçilmişlerin değil seçenlerin üstün olduğunu hatırlatacağız. Herkes görüp anlayacak ki mühür, kendini sultan sananlarda değil millettedir, millette. Onun için önseçimde atacağınız her oy, demokrasinin, milli iradenin değerini gösterecek ve sandıktan kaçanları titretecek. Zangır zangır titretecek. Cumhuriyet Halk Partililer olarak, 23 Mart’ta, bu bozuk düzeni değiştirmeye kararlı olduğumuzu en güçlü şekilde göstereceğiz. Ve sonra bu mücadele dalga dalga büyüyecek.” dedi.

“Millet Herkesten Büyük”

İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde;

“23 Mart’ta partimizin güçlü iradesini ortaya koyacağız. Benim bütün gücüm, sizden geliyor. Güç vermeye hazır mısınız? Benim bütün cesaretim sizden geliyor, cesaret vermeye hazır mısınız? Bu ülkenin tüm cumhuriyetçilerine, demokratlarına, yurtseverlerine dönüp diyeceğiz ki: ‘Kurtuluş yok tek başına, haydi hep birlikte görev başına.’ Muhakkak başaracağız.  Hep birlikte başaracağız. Ben, gelecek güzel günlere yürekten inanıyorum. Yaradan bana çok güzel şeyler lütfetti. İnandığımda oluyor. Allah’ıma şükürler olsun. Bu sefer inandığım bu yolculuk en güçlü inançla yürüyeceğim yolculuk. Bugün çıktığım yolculuğun sonundaki o güneşli, umutlu sabahı şimdiden hissediyorum. Pırıl pırıl bir güneş, cennet vatanımın üstündeki kara bulutları dağıtıp atmışsınız. O gün, seçim kazanmanın değil milletçe birliğimizi ve geleceğimizi kazanmanın mutluluğunu yaşayacağız. O gün, bir avuç insan dışında herkes, ‘çok şükür, o devir bitti’ diyecek. Belki kimi avazı çıktığı kadar söyleyecek, kimi içinden söyleyecek. Ama herkes, ülkeyi bu kadar geren, yoran, millete bu kadar büyük acılar yaşatan bir devrin sona ermesinin verdiği huzuru hissedecek. Sonra, bir dakika bile kaybetmeden, az önce bana yaptırdınız ya, bir de şu kravatı çıkarayım, hep birlikte kolları sıvayacağız, hep birlikte ceketimizi çıkaracağız, milletin hakkını millete vereceğiz. Milletimiz, bu ülkenin ve devletin tek sahibi olduğunu güçlü biçimde hissedecek, yaşayacak. Bu ülke bizim bizim, bu ülkenin her milleti bizim. Millet herkesten büyük.”

“İhmal Ediliyor. İzmir Cezalandırılıyor”

İzmir ve tüm Ege, imparatorluk mirasımızın da cumhuriyet ışığımızın da nadide bir parçası olduğunu bilinçle, daha 19’uncu yüzyılda, ilk demiryolu bu bölgede açıldı, tarıma dayalı sanayi burada uç verdi. Anadolu’nun dünyayla ticari bütünleşmesi ilk burada gerçekleşti. Büyük Önder Atatürk, henüz kurtuluşu cumhuriyetle taçlandırmadan önce, iktisat kongresini burada topladı. Milli ekonominin ilk tohumları burada atıldı. İzmir, Cumhuriyet tarihimizin hemen her devrinde ülke ekonomisinin en önemli dinamolarından biri oldu. Türkiye’nin dünyaya açılan en önemli kapılarından biri oldu. İzmir aynı zamanda bir işçi şehridir, çiftçi şehridir. İzmir çok canlı bir üretim merkezidir. Sen yeter ki rahat bırak o kendiliğinden zaten parlar, yeter ki gölge etmeyin. Ne yazık ki güzel İzmir 20 küsur senedir ülkeyi yöneten akıl tarafından ayrımcılığa uğruyor. İzmir’in bereketi kurutulmak isteniyor. Önü kapatılıyor. İhmal ediliyor. İzmir cezalandırılıyor.”

“Halkçılık Vaat Ediyorum”

“Halkçılık vaat ediyorum çünkü nasıl yapılır, çok iyi biliyorum.  Sosyal adaleti sağlamak, kamu yararını koruyup geliştirmek, vatandaşları piyasanın acımasız şartlarına mahkum bırakmamak için yaptıklarımız saymakla bitmez. Bütün belediye başkanlarımızla yaptık. Şeffaflık vaat ediyorum. İstanbul’da işe alımlarda, meclis toplantılarımıza şeffaflığı gözettik. Attığımız her adımın hesabını çıkıp İstanbullulara tüm açıklığıyla veriyoruz. Artık Türkiye’de de kapalı kapılar ardında gerçekleşen mülakatlar yapmadık. Hesap vermeyen, hesap sorulamayan yöneticilerin devrinin bitme vakti geldi. Partizanlıktan, ayrımcılıktan tamamen arındırılmış, adil bir yönetim vaat ediyorum, böyle bir anlayış nasıl hayata geçirilir çok iyi biliyorum. Partisi, inancı, yaşam tarzı, dışlanmak, ayrımcılığa uğramak tek bir kişi ya da kurum bunu yaşamayacak.”

“O Koltuk Milletin Türkiye Cumhuriyeti’nin”

“İktidar zalimliğine yeni bir sayfa ekledi. Dün öğrendim ki, aralarında kimi yol arkadaşım, kimi tanıdığım kimi hiç tanımadığım insanların mal varlıklarına, banka hesaplarına el koymuşlar. Dedim ya aralarında tanımadıklarım da var.  Herhalde selam verdim diye yaktılar onları da…. Her geçen gün bana ve arkadaşlarıma yeni bir saldırı uyduruyorlar. Son günlerde sizlerin karşısına çıkarak defalarca söylediğim bir şey var. Bu haktan ve hukuktan nasibini almamışların, bu iş bilmezlerin, bu makam ve mevkiye esir olmuşların hiçbir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Benim yürüdüğüm bu yolda önce yüce Allah’a sonra da milletime güveniyorum. Kumpaslarla, kirli tezgahlarla, entrikalarla, fitneyle, fesatla kurdukları oyunları sizlere söz veriyorum başlarına yıkacağız. Sanıyorlar ki bu insanların malına, mülküne, parasına çökerlerse korkarız, kaçarız. Sanıyorlar ki onların zulmünden yılarız, milletimizi yarı yolda bırakırız. Sanıyorlar ki ben yalnız kalacağım. Yahu siz 10-15 kişinin malına mülküne el koyarak beni yalnız mı bırakacağınızı düşünüyorsunuz? Millet benimle millet. Bunlar körleşmiş. Varsa yoksa koltuk. O koltuk senin mi?  O koltuk milletin Türkiye Cumhuriyeti’nin. O koltuk bir saltanatın değil, bir ailenin değil. Sizin sizin, hanımefendiler beyefendiler sizin.”

“Hodri meydan. Meydan okuyorum”

“Eyyy ilgili şahıs. O biliyor kendini. Seni gidi seni. Kafanı kuma gömerek gerçeklerden kaçamazsın. Gerçekler seni kovalıyor. Gerçekler senin peşinde! Bir yere kadar kaçabilirsin ama kurtulamazsın. Sanıyor ki ben sineceğim. Sanıyor ki ben korkup kaçacağım. Bakın bu mübarek ramazan gününde söylüyorum. Eyyy ilgili şahıs, sana kötü bir haberim var. Vallahi de billahi de tallahi de rüyalarından çıkmayacağım, korkmayacağım, sinmeyeceğim. Sen beni bir köşeye çekilip susacağımı zannediyorsun. Bakın ben birilerinin yaptığı gibi şantaj-montaj demiyorum. Birilerinin yaptığı gibi dış güçler, örgütler, şebekeler, dış sermaye filan da demiyorum. Daha net bir şey söylüyorum. Eğer benim arkadaşlarım en ufak bir haksızlığa veya hukuksuzluğa karışmışsa gelin bütün dosyaları açın, bütün belgeleri paylaşın, açıkça kamuoyunun önüne koyun. Buradan sesleniyorum. Hodri meydan. Meydan okuyorum.”

İmamoğlu: "Kafanı Kuma Gömerek Gerçeklerden Kaçamazsın" 2

“Sana Kimse İnanmıyor”

“Elinizde ne varsa dökün ortaya. Ama öyle uydurma belgelerle, gizli tanık beyanları ile belediye başkanlarını yol arkadaşlarımı… O şekilde değil. Mertçe. Mert ol mert. Hakka ve hukuka uygun olarak dökün. Millet de görsün. Hatta gelin hepimizin vergileriyle ayakta duran TRT’de canlı yayın yapsın. Senin savcıların sorsun, benim arkadaşlarım yanıtlasın. 86 milyon duysun, görsün, karar versin. Kim ahlaklı, hangi dönem kamu ve millet korunmuş, hangi dönem milletin kaynakları peşkeş çekilmiş canlı yayında bu memleket izlesin. Var mı yüreğin? Meydan okumama verecek yanıtın varsa bekliyorum. Yoksa yine sarayının odalarına saklanarak mı konuşacaksın? Uydurma gizli tanık seversin. O yalanları boy boy medyanda yayınlayarak bu milleti kandıracağını sanırsın. Sana kimse inanmıyor, senin medyana zaten inanmıyor.”

“Korkuyorsun Değil mi? Korkuyor, korkuyor. Korkuyor”

Ne istiyorsun belediyelerimizden? Belediyelerimizin şirketlerinden, yakınlarımızdan ne istiyorsun? Neymiş ahmak davası? Millet gülüyor gülüyor. Bunu İngilizceye çevirip dış dünyaya anlatamıyoruz bile. Başka biriler yetmiyor buna. Savcıya tehdit davası. Bilirkişi davası. Bir de üstüne kendinde olmayan diploma davası. Yahu ben milletime sesleniyorum, 35 yıl sonra, ben dedim 19 yaşında yatay geçiş yaptırdım. Eğer 17 yaşında olsaydım yani evrakta sahtecilikten beni çağırdınız dedim. Reşit olmamış olmuş halimle o zaman dedim annemi babamı mı çağıracaktınız dedim. Evet dedi. Allah bunları akıl versin ya. Bakın gülüyoruz ama mesele ciddi. 35 yıl sonra benim diplomamı iptal ettirmeye çalışan bu kişi, yarın sizin 40 yıllık tapularınıza, arabalarınıza, bankadaki paralarınıza diplomam gibi çöker. Bugün bana yarın hepinize. İyi görün iyi anlayın bunları. Açıkça, mertçe söyleyin kardeşim ne istiyorsunuz? Ben de biliyorum millet de biliyor ne istediğinizi. İstanbul’a, Türkiye’ye hizmet etmeyelim istiyorsunuz. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorsunuz. Korkuyorsun değil mi? Korkuyor, korkuyor. Korkuyor.”

İmamoğlu: “Kafanı Kuma Gömerek Gerçeklerden Kaçamazsın”
Yorum Yap