1. Haberler
  2. Haberler
  3. Türkiye
  4. Siyaset
  5. TKP’den Çağrı: “Sömürünün, Adaletsizliğin Karşısında Diz Çökülmez”

TKP’den Çağrı: “Sömürünün, Adaletsizliğin Karşısında Diz Çökülmez”

featured

Türkiye Komünist Partisi (TKP), “Hükümete Diz Çökmüyoruz” başlığıyla üç büyük kentte üç gün sürecek eylem çağrısında bulundu. Parti tarafından yapılan açıklamada, “İktidarın karşısında diz çökmeyeceğiz. Sömürünün, talanın, yağmanın, adaletsizliğin karşısında diz çökülmez. Korkarak, boyun eğerek, teslim olarak diz çökmeyiz. Yurtseverin, devrimcinin, emekçinin anısına saygıyla diz çökeriz.” dedi.

Partinin resmi internet sitesinden yayımlanan açıklamada, genel oy hakkının gasp edilme girişimine karşı halkın gösterdiği tepki “tarihsel bir karşı koyuş” olarak tanımlandı. Açıklamada, özellikle öğrenciler başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerinin bu süreçte sergilediği tutumun, sokak eylemlerinden ürün boykotlarına kadar çeşitli protesto biçimleriyle anlamlı bir toplumsal iklim yarattığı vurgulandı.

‘İtirazlar adalet duygusunu ve boyun eğmeme kültürünü güçlendirdi’

TKP Merkez Komitesi imzasıyla yayımlanan açıklamada, iktidarın keyfi uygulamalarına karşı yükselen itirazların adalet duygusunu ve boyun eğmeme kültürünü güçlendirdiği ifade edildi. Aynı zamanda, protestoların yükselmesinde en büyük rolü oynayan Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) Genel Başkan Özgür Özel ve ekibinin, bu tepkileri “hem AKP ile olan pazarlıkları zedelemeyecek hem de kendi konumlarını güçlendirecek şekilde dengeleme çabası içinde olduğu” belirtildi.

‘Toplumsal hareket, CHP içindeki mücadele açısından da kullanılmakta’

Açıklamada, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve ekibi, tepkileri, AKP ile yürütülen pazarlıkları sabote etmeyecek ama aynı zamanda kendi elini güçlendirecek bir dengede tutmak kaygısıyla hareket etmektedir. Yine CHP içinde sürmekte olan çok taraflı mücadele açısından CHP üyesi olsun olmasın, şu anda hareketlenen toplumsal kesimlerin tercihleri küçümsenmeyecek önemdedir. Özetle, toplumsal hareketlenme hem AKP iktidarının CHP içindeki tercihleri hem de CHP’nin içindeki mücadele açısından anlam kazanmakta ve kullanılmaya çalışılmaktadır.” ifadelerine yer verildi.” ifadelerine yer verildi.

‘En ciddi sorunu, sınıf çelişkilerinin üzerinin tamamen örtülmesi’

TKP’den yapılan açıklamanın devamında şu görüşlere yer verildi:

“Bir toplumsal hareketin siyasal ve ideolojik doğrultu açısından belirsizliği ya da çeşitliliğini kutsayıp mutlaklaştırmanın tek sonucu, kurulu düzenin siyasal ve ideolojik sınırlarının o hareketi de belirlemesidir. Nitekim programa dayalı örgütsel biçimler yerine duygu ve dışavuruma dayalı birlikteliklerin güzellenmesi, “iyi sermaye-kötü sermaye” ayrımının meşrulaştırılması, yukarıda vurguladığımız olumlu tablonun kendi haline bırakıldığında düzene ve onun bugünkü taşıyıcısı AKP iktidarına teslimiyete dönüşeceğinin kanıtlarıdır.

Ancak içinden geçtiğimiz sürecin müdahale edilmediği takdirde en ciddi sorunu, sınıf çelişkilerinin üzerinin tamamen örtülmesidir. Türkiye’de bir toplumsal hareketin başarıya ulaşmasının ve kalıcı mevziler elde etmesinin, dahası bu ülkeyi yaşanır hale getirecek devrimci dönüşümlere zemin hazırlamasının koşulu onun bir emekçi halk karakteri kazanmasıdır. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile başlayan gösterilere ağırlıklı olarak geleceksizleştirilmiş gençlerle, yoksul ve çaresizleştirilmiş emekçilerin katılması bir sınıf karakteri için yeterli değildir. Her eylemin doğrudan emek-sermaye çelişkisinden kaynaklanması beklenmese de bir toplumsal mücadele pratiğinin sınıf karakteri kazanmasının eylem biçiminden sloganlara, taleplerden ortaya konan siyasal hedeflere varıncaya kadar bir dizi yolu vardır.

‘İşçi sınıfının harekete geçmesi her zamankinden daha yaşamsal’

Ürün ve yayın boykotunun iktidarı çok telaşlandıran tepki biçimlerinden biri olması, dahası çok geniş bir kesimin politik bir davranış içine girmesine yardım etmesi, bu mecranın barındırdığı kimi sıkıntıları hafifsememize neden olmamalıdır. Boykot, bir toplumsal tepkiye işçi sınıfının örgütlü bir biçimde katılması için en elverişsiz mücadele yöntemidir. Bilinmelidir ki, Türkiye’de işçi sınıfının birden fazla nedenle geri çekilmiş olması onu önemsizleştirmemekte, tersine, siyasal ve toplumsal sıkışmayı açacak tek toplumsal güç olarak her zamankinden daha yaşamsal hale getirmektedir.

Bugün adaletsizlik ve genel oy hakkına saldırıya karşı verilmekte olan mücadelenin sömürü düzeni ile mücadeleye evrilmesini istemeyenler, bu türden bir dönüşümü zamansız bulanlardan güç alarak Türkiye’de AKP iktidarına karşı konumlanan milyonlarca kişinin büyük sermayenin egemenliğini sorgulamasının önüne geçmeye çalışmaktadır. Oysa son hareketlenme, toplumsal eşitsizliklere karşı bir öfkeyi tetiklemiş, holdingler-tarikatlar düzenine karşı sert ve uzlaşmaz bir duyguyu ortaya çıkarmış, dahası CHP liderliğinin ve kimi kesimlerin hiç istemediği bir biçimde anti-emperyalist bir çizgide ısrar edenleri de harekete geçirmiştir. Örtük olsa bile bir doğrultunun kendisine çıkış aradığı bu dönemde, bir yandan AKP’ye karşı birleşik bir toplumsal tepkinin güçlenerek sürmesini sağlamak, diğer yandan bu tepkilerin ideolojik-siyasal açıdan Türkiye’deki mevcut toplumsal sistemin temellerine yönelmesini sağlayacak cesur müdahaleler yapmak gerekir.

Madem diz çökmeye çağrıldık, kabul. Diz çökeceğiz.

TKP bu anlamda daha önce “ikili görev” tanımlamasıyla özetlediği mücadele hattını güçlendirmeyi sürdürecek ve “tek adam rejimi” söyleminin yarattığı gürültülü ortamda neredeyse dokunulmazlık elde eden sermaye egemenliğinin sorgulanmasına yardımcı olacak bir mücadele hattını temsil edecektir.

Mücadelemizde süreklilik, bütünlük ve tutarlılık esastır. Attığımız her adım, yaptığımız her çağrı, paylaştığımız her açıklama aynı doğrultuya yerleşmelidir. Kapitalist sömürüye ve emperyalizme karşı konumlanma zorunluluğunu esas alan çizgimizden bir milim geri adım atmayacak ve sosyalizm hedefini yurtsever, aydınlanmacı ve cumhuriyetçi bir temelde görünür bir seçenek haline getireceğiz.

    Bütün bunları yapacağız ve iktidarın karşısında diz çökmeyeceğiz. Sömürünün, talanın, yağmanın, adaletsizliğin karşısında diz çökülmez.

    Korkarak, boyun eğerek, teslim olarak diz çökmeyiz. Yurtseverin, devrimcinin, emekçinin anısına saygıyla diz çökeriz.

    Madem diz çökmeye çağrıldık, kabul. Diz çökeceğiz.

    Pazartesi: HÜKÜMETE DİZ ÇÖKMÜYORUZ, KURTULUŞ SAVAŞI KAHRAMANLARININ ÖNÜNDE DİZ ÇÖKÜYORUZ.

    Salı: HÜKÜMETE DİZ ÇÖKMÜYORUZ, İŞ CİNAYETLERİNDE ÖLDÜRÜLEN EMEKÇİLERİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKÜYORUZ.

    Çarşamba: HÜKÜMETE DİZ ÇÖKMÜYORUZ, GEZİ’DE YİTİRDİĞİMİZ EVLATLARIMIZIN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKÜYORUZ.

    Pazartesi 20:00’de Beşiktaş (İstanbul), Ulus (Ankara) ve Alsancak’ta (İzmir) başlıyoruz.”

    TKP’den Çağrı: “Sömürünün, Adaletsizliğin Karşısında Diz Çökülmez”
    Yorum Yap