Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Suriye’de cihatçı çetelerin Halep’e yönelik saldırısıyla başlayan gelişmeleri değerlendirdi. Okuyan, bu sürecin ABD, İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin birbirini tamamlayan inisiyatiflerinin bir sonucu olduğunu ifade etti.
Okuyan, AKP iktidarının İsrail’in Suriye’nin güneyinde gerçekleştirmeyi planladığı işgalci harekata büyük bir yardım sağladığını belirtti. Bu desteğin, İsrail’in siyonist saldırganlığını pekiştiren bir hamle olduğunu dile getiren Okuyan, bu durumun Türkiye’nin güvenliği ya da bekası adına meşrulaştırılmaması gerektiğini vurguladı.
“Saldırılar, Bölgesel İşbirliğinin Sonucu”
Halep’teki cihatçı saldırıların siyonist saldırganlıkla paralel bir şekilde ilerlediğine dikkat çeken TKP Genel Sekreteri, bu operasyonların yalnızca bölgesel değil, küresel boyutlara sahip olduğunu söyledi. ABD, İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin ortak hamleleriyle bölgedeki istikrarsızlığın daha da derinleştiğini belirten Okuyan, bu süreçte halkların güvenliği ve esenliğinin öncelikli olması gerektiğinin altını çizdi.
Okuyan “Ülkemiz ve yurttaşlarımız, bölgedeki tüm halklar gibi şimdi daha büyük bir tehdit altındadır” diye yazdı.
Okuyan’ın sosyal medya hesabından paylaştığı değerlendirmesi şöyle:
“Suriye’de şu anda sahada olan hiçbir güç tek bir ülkenin mutlak kontrolünde değil ya da kendi geleceğini tek bir ülkeye bağlamıyor. Bunu belli ölçülerde Hizbullah-İran ilişkisi için bile söylemek mümkün. Yine Suriye’de güç savaşlarının parçası olan ülkelerin de birbirleriyle kurdukları ittifaklar son derece kırılgan ve parçalı. Buna rağmen, son gelişmelerin, özellikle dört ülkenin birbirini tamamlayan inisiyatifler geliştirmesinin ürünü olduğundan hiç kuşku duyulmamalı.
Cihatçı çetelerin Halep’e dönük saldırısı ve devamında yaşananlar ABD, İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin hamlelerinin ürünü. Bu dört ülkenin her konuda anlaşarak bir planı uyguladıklarını söylemiyorum. Kendi hedefleri doğrultusunda ama birbirlerini tamamlayarak ve birbirlerine zarar vermeden inisiyatif aldılar.
Bunun anlamı şu: AKP iktidarı, Suriye’nin güneyinde yeni bir işgalci harekata hazırlanan İsrail’e muazzam bir yardımda bulundu. Suriye iki cepheden sıkıştırılıyor. Tabii, hükümet, ‘İsrail tehdidi var, biz ön alıyoruz’ diyebilir ya da ‘biz bir şey yapmıyoruz’ diye yalanlayabilir. Ancak gerçek ortada. Suriye’de yönetim değişikliği, bu olmazsa Suriye topraklarında geniş bir bölgenin kalıcı bir biçimde ele geçirilmesi için adım atıldı. Bu İsrail’in ve AKP’nin ortak hedefi.
Bahçeli’nin başlattığı ve adı konmamış ‘yeni süreç’ açısından da son derece önemli sonuçlar doğurabilecek bu hamlenin Yeni-Osmanlıcı bir sonuç verip vermeyeceğini zaman gösterecek. Her tür hesabın bozulabileceği karşı hamleler gelebilir, kısa bir süre sonra bundan on gün önceki dengelerin tamamının bozulduğu yepyeni bir tablo ortaya çıkabilir.
Önemli olan, siyonist saldırganlığa paralel gelişen bu cihatçı operasyonun Türkiye’nin güvenliği, esenliği ya da bekası adına meşrulaştırılmasının engellenmesidir. Ve tersinin geçerli olduğu anlatılmalıdır: Ülkemiz ve yurttaşlarımız, bölgedeki tüm halklar gibi şimdi daha büyük bir tehdit altındadır.”