1. Haberler
  2. Gündem
  3. İmamoğlu’ndan Erdoğan’a: “Benim Nazarımda Milleti Dava Ediyor”

İmamoğlu’ndan Erdoğan’a: “Benim Nazarımda Milleti Dava Ediyor”

featured

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremlerde hayatını kaybeden vatandaşları andı. Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) düzenlenen anma törenine CHP Genel Başkanı Volkan Demir, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, milletvekilleri, belediye başkanları, bürokratlar ve belediye çalışanları katıldı. Saat 04.17’de saygı duruşunda bulunan kalabalık, Mustafa Demir Hoca’nın okuduğu dualarla depremde hayatını kaybedenleri yad etti.

İmamoğlu: “Kötü Bir Sınav Verdik”

Anma töreninde konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, depremin ardından yaşanan süreci değerlendirerek, yaşanan eksikliklere dikkat çekti. İmamoğlu, “Bir afet anında Hatay’da, Kahramanmaraş’ta, Adıyaman’da, Gaziantep’te, Osmaniye’de, Adana’da, Şanlıurfa’da, Malatya’da, Diyarbakır’da, birçok ilimizde hissedilen ve enkazlar altında insanlar varken, insanların bizden istediği, bir an önce oraya hizmeti getirmek ve insanlarımızla buluşturmak. Ama ne yazık ki kötü sınav verdik. Sınav verdik derken, kendimizi içinden çekip sıyırarak, bir mecrayı suçlayarak bir dil kullanmıyorum. Hepimiz sorumluyuz” ifadelerini kullandı.

Depremzedelere karşı büyük bir sorumluluk taşıdıklarını vurgulayan İmamoğlu, “Tekrar ediyorum; ders almayı değil, o günlere hazır olmayı Allah bize nasip etsin. Bu işin başka bir yolu yok. O 11 şehrimizde bu felaketi yaşayan insanlarımızın, kaybettiğimiz o insanlarımızın geriye kalanlarına karşı, o 11 şehirdeki milyonlarca insanımıza karşı çok derin bir sorumluluğumuz vardır” dedi.

İmamoğlu'ndan Erdoğan'a: "Benim Nazarımda Milleti Dava Ediyor" 1

“25 Yıl Geçti, Hâlâ Suçlayıcı Dille Konuşuluyor”

İmamoğlu, depreme karşı alınması gereken tedbirlerin gecikmiş olmasına dikkat çekerek, “99 depreminden sonra 26 yıl geçmiş. Şöyle bir bakarsak, ‘istikrar’ diye konuşulur ya. 26 yıl. Bu 26 yılın neredeyse 23 yılı, bitmiş hale gelen, sadece tek başına bir iktidarın olduğu bir dönemde, eğer tedbirler alınamamış ve hala bahane üretmeyi bırakın, bugün görevde olan başka siyasi unsurlara sahip insanları suçlamayı kendine politik dil olarak seçen insanların, bu tavır ve davranışlarını anlamam mümkün değil” diye konuştu.

Afet yasalarının rant odaklı kullanıldığına da vurgu yapan İmamoğlu, “45 kanun, 11 yönetmelik çıkarılmış afetlerle ilgili. Ama kanun çıkarmakla, o kanunu halkın yararına uygulamak arasında ciddi bir fark vardır. Görüyoruz ki bu yasalar, ne yazık ki afet sürecine dair değil, rant odaklı uygulamalar için kalkan olarak kullanılmıştır” dedi.

“Deprem Tehdidi Varken Kanal İstanbul’u Tartışmak Anlamsız”

İmamoğlu, İstanbul’un depreme hazırlanması gerektiğini vurgularken, Kanal İstanbul projesine de tepki gösterdi: “Bu şehirde Kanal İstanbul’a… Bakın 100 milyarlarca liralık bir yatırımı hâlâ hayal etmenin anlamını kafasının bir yerine yerleştirebilen bir vatandaşımız varsa, çıksın izah etsin. Halbuki bugün, bu şehirde on binlerce yapının depreme dayanıksız olduğunu tespit eden ve bu konuda elinden geleni yapmaya çalışan İBB olarak söylüyorum: Bu on binlerce yapıyı biz mi biriktirdik? Ya da beş yılda on binlerce yapıyı nasıl yapabilir bir kurum tek başına? Yapamaz” dedi.

İmamoğlu'ndan Erdoğan'a: "Benim Nazarımda Milleti Dava Ediyor" 2

“Önümüzde bir Marmara depremi var”

“Önümüzde bir Marmara depremi vardır. Günü belli değildir. Her an yaşayabiliriz.” diyen İmamoğlu, “Her an bu büyük felaketle karşı karşıya kalabiliriz. Ve Marmara depremi, Allah korusun, Allah geçinden versin, hiçbir depreme, hiçbir afete ülke çapında benzemez. Allah korusun ki, Marmara depremi hepimize diz çöktürür. Ekonomik anlamda diz çöktürür. Psikolojik anlamda diz çöktürür. İnsan kaybı anlamında diz çöktürür. İstanbul, bu ülkenin can damarı, kalbi, beyni, her şeyi. Bu bağlamda bu büyük sorumluluğa, bütün bu zorluklara, bütün bu yapılan hukuksuz, anlamsız birtakım uygulamalara rağmen, bugünün bütün sorumlularına tekraren el uzatıyoruz. Diyoruz ki; birlikte çözmek zorundayız. Bulunduğumuz hiçbir koltuk, hiçbir kişinin şahsına ya da siyasi partinin kurumsalına ait değildir. Bulunduğumuz bu koltuklar, millete aittir. Millete ait olan bu koltukların hakkını vermek zorundayız.” dedi.

“Tüm davalarımın altında onun imzası var”

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, Akın Gürlek’le ilgili kullanmış olduğunuz kelimelerden dolayı düzenlenen iddianame ile ilgili verdiği yanıtta şunları söyledi:

“Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, ne yazık ki siyasetin yargıyı baskı altında tuttuğu ve bu denli akla hayale gelmeyecek seviyede bir yargı tacizinin yaşandığı ortamları, ilk kez bu kadar derinden, trajikomik bir biçimde yaşıyoruz. Ve gerçekten bunun ülkemizin bu zor zamanında, ekonomik koşulların insanlarımızı inim inim inlettiği, çevremizdeki uluslararası birtakım hususların en derin şekliyle ele alınması ve milli birlik ve beraberliğimizin en üst seviyede inşa edilmesi gerektiği bir ortamda, Türkiye’nin en önemli şehrinde, yargı adına yapılan bu hataların, bu yanlışların ve doğru olmayan hukuki uygulamaların gündemimizi işgal etmesini gerçekten derinden üzüntüyle karşılıyorum. Ve her gün, her sabah, her akşam bir başka utanç verici olayla karşılaşmanın da üzüntüsünü yaşadığımı vatandaşlarımızla paylaşmak isterim. Bir kere şunu söyleyeyim. Hakkımdaki davanın sahibi, altında imzası olan başsavcı vekilinin olmadığını ya da başsavcının olmadığını ifade etmek isterim. Başsavcı da değil, başsavcı vekili de değil. Davacı olan Sayın Cumhurbaşkanı’dır, Sayın Erdoğan’dır. Tüm davalarımın altında onun imzası vardır. O kadar öfkeli ki şu ana kadar benimle ilgili istediği hapis cezası tam 17 yıl olmuştur. Yanında bana aynı zamanda üçüncü kez de siyasi yasak talep etmekte.”

İmamoğlu'ndan Erdoğan'a: "Benim Nazarımda Milleti Dava Ediyor" 3

“Benim nazarımda milleti dava ediyor”

“Onun davası da aslında baktığınızda ben değilim. Benimle değil, benim nazarımda milleti dava ediyor. Milletin iradesini dava ediyor ve siyaseti korkuyla dizayn edeceğini zannediyor. Tehditle dizayn edeceğini zannediyor. Oysa siyaseti yalnızca ama yalnızca millet dizayn edebilir. Çünkü, milletin yetkisiyle, bu ülkede demokrasinin varlığı yüz yıla yakındır büyük mücadeleyle yerleştirilmiş bir husustur. Bu milletin iradesinin olduğu yer de neresidir? Sandıktır. Seçimler gelir, sandıklar kurulur ve vatandaşımız oyunu kullanır ve istediği makama, istediği insanı seçer ve getirir. Sandık yerine siyaseti, adliye eliyle dizayn etmeye çalışan bu aklı, ne yazık ki üzülerek izliyoruz. Ve özellikle bugün yaşadığımız ortamda, ‘Bu son konunun sözde mağduru kim’ diye sorduğumuzda; başsavcı. İddianameyi hazırlayan kim? Onun vekili. Tekrar söylüyorum: Son konunun sözde mağduru kim? Başsavcı. İddianameyi hazırlayan kim? Başsavcı’nın vekili. Oysa olağanüstü bir durum olmadığı takdirde, normalde ifademi alan savcı beyin benim iddianamemi hazırlamış ve imzasının altında olması gerekirdi.”

“Panikle saldırganlaştıklarını hep birlikte görüyoruz”

“Bir süredir çok büyük bir panik yaşıyorlar. Panikle saldırganlaştıklarını hep birlikte görüyoruz.” ifadelerini kullanan İmamoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü;

“Ve bu saldırganlaşmanın adliye koridorlarında dedikodularını her gün dinliyorum. Ve bana, her gün oradan onlarca bilgi akıyor. Özellikle bilirkişi Satılmış beyin marifetlerinin ortaya çıkması, geçerliliği olmayan bilirkişi raporlarının ssavcılarca nasıl kabul edildiğinin belgelenmesi bu paniği o koridorlarda daha da arttırdı. Size buradan söylüyorum. Bu yargı garabetini yarattığınız için, o Satılmış beyi size asla unutturmayacağız. O işlemlerin hesabı, gün gelecek, hukukun önünde sorulacak. Şimdi buradan milletime de seslenmek istiyorum: Umutsuzluk asla yok. Hüzün hiç yok. En önemlisi, zerre kadar, bir dirhem dahi korkumuz yok. Biz, büyük bir milletle, hak ve adalet yoluna çıktık. Artık bu yoldan dönüş yoktur. Hangi planı yaparlarsa yapsınlar, hangi masa başı kurguyu hazırlarlarsa hazırlasınlar, bu cesur milleti, bu cesur milletin kararlılığını yenemeyecekler. Milleti alt etmeye kalkmasınlar, alt edemeyecekler. Her yerde söylüyorum, söylemeye devam ediyorum: Gençliğimiz de var, heyecanımız da yüksek. Nasıl yola çıkmışsak, aynı heyecanla yolumuza devam ediyoruz. ‘Her şey çok güzel olacak’ diyerek ikinci kez kazandık. ‘Hizmette tam yol ileri’ diyerek milletimizle üçüncü kez kazandık. Üstelik İstanbul’da bir Cumhurbaşkanı 17 bakanla yarışarak kazandığımızı ve milletin iradesinin tecelli ettiğini hep beraber gördük.”

İmamoğlu'ndan Erdoğan'a: "Benim Nazarımda Milleti Dava Ediyor" 4

“Nerede kaldı hepimizin gururla isimli andığımız Kasımpaşalılık”

“Perşembenin gelişi Çarşamba’dan bellidir misali, sıranın kime geldiğini anlayan beyefendi; mertçe, millet önünde demokrasi yarışına girmek yerine, daha sahaya çıkmadan bizi sakatlamaya çalışıyorlar. Aynen ilk seçimi kazandıktan sonra ‘topal ördek’ tanımlamasını yaptığı gibi, bugün ‘turpun büyüğü heybede’ diyerek, sürecin savcılığına soyunarak, bizi sakatlamaya çalışıyorlar. Hani delikanlıydın? Delikanlı adam mertçe mücadele eder, mertçe, mertçe mücadelesini verir. Biz, mücadelemizi ilan ettik, ilan ediyoruz, ilan etmekten de çekinmiyoruz. O bakımdan milletimiz, delikanlı tutum ve tavırları sever, delikanlılığı sever. Nerede delikanlılık? Nerede kaldı hepimizin gururla isimli andığımız Kasımpaşalılık. Saraya yerleştikten sonra insanlarla bağı kopan bu anlayışın, bunu unuttuğunu görüyoruz ve düşünüyoruz. Bizans oyunları oynanmaya başlandı. Açıkçası ben, bu tutum ve tavrınızı ve bu bakışınızı, bu acı hamle ve hareketlerinizi, başta Kasımpaşalı hemşerilerim olmak üzere, yüce milletimize şikayet ediyorum. Hiç kusura bakma, buradan ilan ediyorum: Cesaret de bizde, inanç da bizde, güç de bizde. O bakımdan güç ve kudret diye gördüğün şeyler, bizim bu güçlü inancımızın, bu milletimizle olan, o birlikte olan o büyük gücümüzün yanında vız gelir tırıs gider. Milletimize olan inancımızla, toplumumuzun vicdanına, adalet duygusuna olan inancımızla yol yürüyoruz. Doğruluktan ve haksızlığa, hukuksuzluğa karşı durmaktan bizi bu durduğumuz yerden bir milim kimse kıpırdatamaz. Ama milletimize hizmet noktasında her yere koşar gider ve o hizmet için kendimizi her noktada cansiperane nefer haline getiririz. Bakış açımız budur. O bakımdan bu yürütülen yargı tacizi süreçlerini utanç verici olarak niteliyorum. Ve milletimizle beraber mücadeleye devam edeceğiz.”

İmamoğlu’ndan Erdoğan’a: “Benim Nazarımda Milleti Dava Ediyor”
Yorum Yap