“Kim Milyoner Olmak İster?” adlı yarışmada, “Azerbaycan dilindeki adı “Çerşenbe akşamı” olan günün Türkiye Türkçesindeki adı nedir?” sorusu soruldu. Şıklar ise şu şekilde;
- A: Pazartesi
- B: Salı
- C: Çarşamba
- D: Perşembe
Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi arasında gün isimleri gibi konularda oldukça güçlü paralellikler mevcuttur. Bu ortaklıklar, tarih boyunca iki millet arasındaki kültürel ve dilsel bağların derinliğine işaret eder.
Çərşənbə axşamı, Azerbaycan Türkçesinde Salı günü anlamına gelir. “Çərşənbə” kelimesi Çarşamba gününü ifade ederken, “axşamı” kelimesi “akşamı” demektir. Ancak burada bir günün adı olarak kullanıldığında, Çərşənbə axşamı, haftanın Salı günü anlamına gelir.
Dört Çarşamba
Türk kültüründe, özellikle Nevruz dönemiyle özdeşleşmiş olan Dört Çarşamba gelenekleri, doğanın uyanışı ve yeniden canlanışıyla bağlantılı derin bir sembolizm taşır. Her biri ayrı bir doğal elementi simgeleyen bu çarşambalar, eski Türk inançları ve doğal döngülerle ilgili zengin bir mitolojik geçmişe sahiptir. Bu çarşambalar, su, ateş, rüzgar ve toprak gibi temel doğa unsurlarının ritüel anlamlarını ve onların hayatın her alanındaki etkilerini temsil eder.
1. Su Çarşambası (Sular Navruzu)
Su Çarşambası, aynı zamanda Ezel Çarşamba olarak da bilinir ve Nevruz’un başlangıcını işaret eden ilk önemli günlerden biridir. Bu günde, insanların su kaynaklarına, kuyulara ve çeşmelere giderek temizlik yapmaları ve su ile ilişkilerini yenilemeleri beklenir. Su, Türk kültüründe sadece içme kaynağı değil, aynı zamanda yaşamın devamlılığı için elzem bir unsurdur. Eski Türklerde, su tanrıları Aban ve Yadan’a dualar edilmesi de bu dönemin suya olan kutsal saygısını gösterir. Gelenekte, insanlar birbirlerinin üzerine su serperek, sudan geçtiklerinde yıl boyu hastalık ve kötülükten korunacaklarına inanır. Su, aynı zamanda doğanın arındırıcı ve yenileyici gücünün bir simgesi olarak kabul edilir.
2. Od Çarşambası (Otaş Navruzu)
Od Çarşambası, Üskü Çarşamba veya Addı Çarşamba olarak da adlandırılır ve ateşin kutsallığına dayalı bir gelenek içerir. Eski Türklerin güneşe ve ateşe olan saygısı, bu günde ateş yakılması ve üzerinden atlanması geleneğine yansır. Ateş, aynı zamanda yaşamı simgeler ve bu ritüelde ateşin üzerinden atlanarak, kötü ruhlardan ve çirkinliklerden arınma inancı vardır. Ateş, hem fiziksel hem de manevi anlamda bir arınma sürecini ifade eder. Bu ritüel, bireylerin içsel temizlik ve yenilenme yaşamasını sağlayarak, onların hayatlarını yeniden şekillendirmelerine olanak tanır.
3. Yel Çarşambası (Salhın Navruzu)
Yel Çarşambası, Rüzgârlı Çarşamba veya Uyandıran Çarşamba olarak da bilinir. Bu günde, rüzgarın sıcak ve ılık esişi, yaz mevsiminin habercisi olarak kabul edilir. Yel, aynı zamanda su ve ateşin hareketlenmesine neden olur, yani tüm doğa elementlerinin birbirini etkileyerek bir döngü içinde yaşamı sürdürebilmesine yardımcı olur. Eski Türklerde Yel Baba ya da Yel Ata inancı, rüzgarın güçlerinin insanların dileklerini yerine getirmesini sağlar. Söğüt ağacının altına gidilerek Yel Baba çağrılır ve rüzgarın esmesiyle dileklerin kabul olacağına inanılır. Bu ritüel, rüzgarın ve doğanın gücüne olan inançları pekiştirir.
4. Yer Çarşambası (Toprak Navruzu)
Yer Çarşambası, Nevruz haftasının son çarşambasıdır ve Toprak Çarşambası ya da Yılahır Çarşambası olarak da bilinir. Bu gün, doğanın uyanışının toprakla birleştiği andır. Toprak, tüm canlıların besin kaynağıdır ve bu günde toprağa tohum serpilmesi, ekim için hazır olduğunun işaretidir. Geçmişte, gıda kıtlığı yaşanan bu dönemde insanlar toprakla yeniden bir bağ kurar ve ona yiyecek isterlerdi. Bu inanç, doğanın bereketini ve toprakla olan kadim ilişkilerini simgeler. Toprak, doğanın en verimli ve en üretken unsuru olarak kabul edilir ve bu günde yapılan ritüellerle doğaya olan minnettarlık ifade edilir.
Doğru Cevap: Salı