ZULÜM

featured
service
İnsanların kişisel hırsları, az olsun benim olsun, ses çıkarılmadığında da hepsi benim olsun düşünce ve davranışları bakın bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi, arkadaşlığımızı, komşuluğumuz ne hale getirdi. Hele böyle düşünüp üstüne birde iktidar olup, keyfi uygulama ve baskılarla insanlar üzerinde devlet gücüyle devleş ildiği sanılırsa işte o zaman ne millet kalır ne devlet kalır.Günümüzde yaşanan olaylar zincirine bakıldığında bunu görmemek, körlük olur. Bir millet; Mensubu olduğu milli sonrada dini birliği hiçe sayarsa, camileri doldurmakta yetmez o zaman. Bu bir felakettir. Menfaatler ön plana çıkar, bütünlüğü koruyamayan bir toplumda gittikçe başka inanç ve topluluklarına yem olurlar. Tarihimiz bunları defalarca göstermiştir göstermeye de devam etmektedir. Hala anlamak istemeyenlere de şaşmak gerek.Hele ki bir ülkede adalet yukarıda bahsettiğim zincirin bir halkası olmuşsa vay haline.Bu gidiş doğru bir gidiş değildir, acı, zulüm, vurdumduymazlık, senlik, benlik adaleti de ele geçirmişse inancı, millî varlığı, vatanı, toprağı bir daha gözden geçirmek herkesin boynunun borcudur. Bu borcun maddi değer ölçüsü de maalesef yoktur.Devlet baba dediğimiz bizi kanatları altında barındıran, uğruna canların verildiği, yuvaların dağıldığı, acı ve zulümlere boyun eğmeyerek birde vatan toprağı sınırlarla belirlenmişse , bu sınırlar içerisinde içten yada dıştan her türlü zulme karşı gelmek, direnmekte vatan ve vatandaşlık borcudur.20 yıllık gazetecilik hayatımda bir çok siyasi liderlerinin, birçok siyasi partilerinin yönetimlerine tanık olduk, iktidarı da gördük muhalefeti de gördük, 1990 lı yıllarda içinde yaşadığımız beldemiz ilçe olduğunda yol iz bilmeyene yol olduk ışık olduk, öve öve bitiremeyenleri, duasını esirgemeyenleri, hatta heykelimizi dikmek isteyenleri gördük.Ama bir şey vardı ki; 1970 li yıllarda belediye kurulduğunda ön safta olanlar hala malen büyümeye devam edenler, sürekli sindirme politikaları ile milletin başından tokmağı eksik etmeyerek, büyüdükçe büyüdü, büyüttü. Siyaseten sürekli kendisine kul köle edebileceği göçleri baş tacı etti. Mevcut politika bunu iyi değerlendirdi ve güçlerine güç kattıkları gibi adaleti de ele geçirmeyi ihmal etmediler.Artık tüm kurum ve kurallar onların rahat edebileceği şekilde işlemeye başladı ve bu güçlerine birde yardım adı altında devletin malını parasını, yani diğer tüyü bitmedik yetimin hakkını hep birlikte kullandıkları görüldü, ben salak mıyım diyen etraflarında kalkan oluşturup nemalanmaya başladılar böylece vatan millet Sakarya söylemi çürütülmüş oldu.Böyle manevi gücü olan bir milletin bindiği dalı kestiğini gören dış sermaye hükümete ortak olup bu pastadan pay almayı fırsat bilip maddi olarak hükümetin gücüne güç katmada yarışır hale geldiler, her nasılsa o güçlü millet bunu gelişme ve refah olarak gördü, sen başını sokacak iki oda bir salona tav olurken onlar sorgusuz, sualsiz, kontrolsüz, gök delenler diktiler. Arsa ve arazileri ele geçirdiler.Bunun bilincinde olan milletimiz sesini çıkaramaz bir hal almış, gününe şükredip gelecek tehlikesinden bi haber yaşamını sürdürme telaşı içerisindeler.Adalet bir an önce işlemeye başlamazsa ilahi adalet illa ki yerini bulur fakat geç kalmışlık, geleceğimize ışık tutmaz. Gelecek demek; vatan demek, inanç demek, çocuk demek, ar, namus, şeref, onur demek. Bunları yitiren toplumdan birlik, kuvvet doğmaz. Adalet; bir yada belli bir gurubun iki dudağı arasında olamaz.
ZULÜM