İnsan Bu Savaşı Kazanamaz!

service

Proje adı altında sürdürülen çalışmalar, altın ve diğer maden aramaları, elektrik üretimi için kurulan santraller, tarım arazilerinde yapılaşma… uzayıp giden liste ile doğal yaşam alanları bir bir yok ediliyor.

Akyurt’u tanıyanlar bilir, bir zamanlar ilçenin girişinden Dolay Mevkiine kadar olan alan neredeyse bir ormanı andırırken bugün çorak bir araziye dönüşmüş durumda.

Yine Dolay Mevkii’ne Büyükşehir Belediyesince yapılan mesire alanı da doğa katliamının bir parçası haline gelmişti. Muhtemelen kesilen ağaçlar yerine Büyükşehir Belediyesi’nin almış olduğu binlerce dolarlık ithal ağaçlar dikildi. Eski doğal güzelliğini kaybetti.

Su kaynakları tükendi. Sadece yöneticiler tarafından değil, insanoğlunun doğaya düşman yaşam tarzı da süreci hızlandırdı. Yeşil Akyurt yeşil olmaktan çıktı. Bugün ilçenin çeşitli alanlarında ağaçlandırma çalışması yapılsa da yıkıp, yok edip yerine yenisini eklemek oldukça ilginç bir hal alıyor. Olanı tüketip yeniden üretmeye çalışmak bir alışkanlık haline gelirken, geliştirmek, güzelleştirmek neredeyse unutuldu.

Çok yazıldı. Kızık Göleti çevresi mandıralarla donatıldı ve ne ilginçtir ki yağışlı bir mevsim geçirmemize ve tüm barajlar dolmasına rağmen alandan çıkan su herkesi şaşırttı. Şaşırmamak gerek aslında. Alana gidip şöyle bir bakmak yeterli; İnsanlığın doğaya olan düşmanlığını çevredeki yapılaşmadan görebiliriz.

Mesire alanı projeleri dile getiriliyor, neden bu tür projeler hayata geçirilirken, mühendislik harikaları yaratılmaya çalışılıyor, beton yığınları alanların büyük bir kısmını oluştursun diye uğraş veriliyor. Çubuk-1, Çubuk 2 Barajı, Karagöl, geçmişten günümüze mesire alanı olarak kullanılan alanlarda kulanılan beton, kat ve kat daha küçük olan Akyurt Mesire Alanından daha azdır. Halbuki mesire alanların projesi çok basit değil mi, sadece ağaç dikmek, yeşil alan oluşturmak yeterli olmaz mı?

Müteaahhitlere kaynak aktarılmadan mesire alanı ve yeşil alanlar elde edilemez mi?

Akyurt özelinde, Çınar ve Ganinin Ağıl’a yapılması düşünülen mesire alanları için bunlar dikkate alınır ve doğayla inatlaşmayı bırakırsak Akyurt’a ‘yeşil’ sıfatını kazandırabiliriz.

Yanı başımızda Kalecik’te Kızılırmak’a kurulan HES’ler doğal hayatın devamını olumsuz yönde etkiledi. Balık tutarak güzel bir gün geçirmek isteyen vatandaşlar artık eli boş dönüyor. Kızılarmak HES’ler tarafından zapt edilmiş, doğal yaşam neredeyse yok olmuş.

Bir süredir Kaz Dağları ülkemizin gündemi haline geldi, ortaya çıkan görüntüler iç acıtıcı değil mi? Orası Kaz Dağı değil ‘Balaban Tepesi’ sözleri doğaya düşmanlığın kanıtı değil mi? Ağaçları keserken, yaşamı katlederken buranın adının ne olduğu ne kadar önemli?

Sularımızın kirli olduğundan, çeşme sularının içilemediğinden birçok vatandaş şikayetçi. Doğal döngü doğanın beklediği şekilde gerçekleşmez ise biz temiz su kaynaklarını nasıl elde edeceğiz? Yeşil alanı yok ederek, dünyayı bir çöp yığını haline getirerek ‘su’ sorunun daha da derinleşmesini sağlıyoruz.

İlçemiz belediyesinin ağaçlandırma çalışmaları olacak. Doğa sevgisi ile sürdürülecek olan çalışmalar daha güzel bir yeşil bir Akyurt için önemli adımlar olacaktır.

Doğa düşmanı tutumlar sonucu oluşan mevsim değişiklikleri, tarımda verimsizlik… İnsan doğayla olan bu savaşını kazanamaz.

İnsan Bu Savaşı Kazanamaz!