GÜN, GÜNÜ KURTARMAK…

featured
service
Dünü unuttuk, bugünü de kurtardık, yarına Allah kerim.Siyaset hayatın içinde var olan dünden ders alıp geleceğe dair bilgi,akıl,fikir üreten bir kamusal alan olmasına rağmen günümüzde yapılan siyaset milli ve dini değerlerin üzerine çıkmış tepinmekten ibaret.Bu olmazsa olmaz değerleri hoyratça kullanmak siyasi bir silah haline dönüştürmek tarihimize ihanet, geleceğe pranga vurmaktır.Bu günkü siyasi gelişmelere baktığımızda sağlık,kültür,sosyal yaşam,eğitim,üretim, teknoloji v.s. bir tarafa bırakılmış, senlik benlik hortlamış, isim,şan şöhret kavgası başlamış, milli ve dini değerler alet edilmiş, insanlar her türlü insani duygulardan soyutlanmış, menfaatleri doğrultusunda kişi ve siyasi kurumlara köle edilmiş, bunu yaparken de din ve milli değerler kullanılmış. Akla,fikre, ilime, bilime dayanmayan bu gelişme çığırından çıkmış milli birliğimizi tehdit etmeye başlamıştır.Dünya üzerinde tarih bilinciyle yerimizi almamız gerekirken, yukarıda da belirttiğim üzere ısmarlama akıl ve fikirlerle siyasete yön vermeye, kişisel hırsları uğruna siyaset yapan sözde devlet adamı niteliği taşıyan kişi ve kişilere biat eden ebeveyn, kendine verdiği zarardan çok geleceğimiz olan nesile kötü bir örnek teşkil etmektedir.Bu tutum ve davranışın açtığı yara sürekli büyümekte ve tedavisi zor bir hal almaktadır. Bu gün ergen gençliğe baktığımız zaman bunu görmemek imkansız gibidir. Milli ve dini değerlerden bi haber sırf sisteme entegre olmak adına, diğer adıyla şöyle yap böyle görün mantığı ile günü kurtarma savaşının içinde geleceğe hazırlanmakta. Hal böyle olunca Mustafa Kemal ATATÜRK’ün belirttiği gibi umudumuz gençliktedir sözü anlamsız hale gelmektedir. Halbuki atalarımızın tüm mücadelesi bizim geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlik içindir.Dünya üzerinde itibar ve söz sahibi olmasıdır. Bu değerlere ulaşmak için de kendisiyle barışık ve güçlü olmak zorundadır. Bunu yapabilmek içinde toprak bütünlüğünü koruması, milli ve dini değerlerine sahip çıkmasıdır. Şöyle görün böyle yap diyenlere karşı baş kaldırmalıdır. Aksi halde belirtileri gözlemlenen bırak milli bütünlüğü aile birliğini bile elinden kaçırmak üzeredir. Bahsedilen değerleri yitiren bir toplum devlet olmaktan çıkar, gerisi malum örnekleri komşu ülkelerimizde açıkça görülmektedir. Ülkemizdeki mevcut siyaset göstere göstere bu durdurulamaz gidişe çanak tutmaktadır.Siyasette dayatma olmaz, ortak akıl olur. Bu gün geldiğimiz noktada ortak akıl diye bir şey yoktur. Hele hele bakar mısınız siyasilere, Hakaret içeren sözler, argo kelimeler, belden aşağı sözler, sen kimsinler. Bende buradan sormam gerek, siz kimsiniz.İşin en kötü tarafı çok konularda uzmanlık alanı olmayan konularda bile dayatan, uzmanına sen kimsin yav diyen bir siyasi devlet yöneticisi olabilirmi? Cumhurbaşkanına her gün hakaret eden bir siyasi siyasetçi olabilir mi? Her gün bu hakaretlere maruz kalan, kalmaya devam eden,kendisine sürekli hakaret ettiren, ettirilmesine olanak veren bir siyasi T.C Cumhurbaşkanı olabilir mi? Cumhurbaşkanına hakaret edildiğinde yada Cumhurbaşkanı hakaret ettiğinde, edene ettirene ayrı ayrı alkış tutan seçmen ülkesini düşünen seçmen olabilir mi?Sözüm şu dur ki; Mevcut siyasi partiler ülke siyasetini bırakmış işi kabile kavgasına getirmiştir. Neredeyse kan davasına dönüşecektir. Milli siyasetten uzak yerlerini ve menfaatlerini korumak adına kendi anlayacakları şekilde akılları sıra ilmi siyaset yaptıklarını zannediyorlar. İşte o zaman Ey halk ayağa kalk.
GÜN, GÜNÜ KURTARMAK…